Trabzon ikramı geri çevirmedi

G.Saray-Trabzonspor maçı tartışmasız bu sezonun en önemli maçlarının başında gelecekti. Ha, şaşırtıcı olan şudur; bu maça MHK, Atilla Karaoğlan isimli bir hakemi atamıştı. Skora etki eden bir kararı oldu mu, belki bunu tartışırız ama santradan korner verdiği bir pozisyonda topa çok yakın olan yardımcısı tak, aut veriyor ve bu hakem buna mecburen boyun eğiyordu. Avantaj kurallarını da zaman zaman çiğnemedi değil. Ne yazık ki bu maçın yorumuna böyle başlamak benim için bir talihsizlikti.

Gelelim maçın futboluna…
Torrent benim ölçülerime göre hele hele böyle bir süreçte G.Saray’ın sorumluluğunu alabilecek biri bir türlü olamadı. Futbolda elinizdeki kadronun ne olduğunu, o maçın stratejisini de dikkate alarak hangi oyun modeline başvurmanız gerekir bu çok önemlidir.
G.Saray’ın bugünkü kadrosunu defalarca yazdım, televizyonda da söyledim. Bu forma içine layık oyuncunun beşi geçemeyeceği dün bir kere daha bağıra bağıra ortaya çıkmıştır.

Avcı hesaplamamıştır
Abdullah Avcı ise önemli eksiği Hamsik yanında orta alanda Bakasetas’ı da hücuma dönük görevlendirince karşılama pozisyonundaki ekip ön taraftan da gereken yardımı alamadığı için kalesini ve savunmasını sadece ilk yarıda tehlikelerle burun buruna bıraktı. Haa, belki Avcı bu takımın nasıl olsa bocalayacağı inancını taşıyordu ama herhalde ikinci goldeki bir hediyenin hesabını da yapmamıştı. Hele hele Bakasetas gibi bir usta ayağın golünde de savunmanın topu o kadar çıkarabilmesi yine Trabzonspor’un beklentileri arasında değildi.

Uğurcan varsa…
Bu arada tabii ki kalede bir Uğurcan’ın varlığı da şampiyonluğa giden bir takım için büyük bir avantaj olarak bir kere daha dün akşam sahne alacaktı.
Bu arada değerli ağabeyim, iyi dostum Selahattin Beyazıt Başkan’ı da anarken koyu taraftarı olduğu takımının dün akşamki hâlini görse ne çok üzülürdü…
Pardon, bitirmeden, yaa İspanyol hoca, Babel’den santrfor olmayacağını sen de mi bilemedin?

MAÇIN ADAMI: Uğurcan Çakır