Mesut ve Ozan'ın suçu var mı?

A -
A +

Fenerbahçe’de geçtiğimiz hafta sonu bomba gibi bir haber patladı. Tonla paraya Arsenal’in aylarca oynatmadığı Mesut Özil’i bizzat kulüp başkanının transfer ettiğini düşünürsek, kadro dışı kalışı büyük sürpriz idi. Hoş bir süre önce aynı başkan bu oyuncunun ticareti bırakmasını istemişti ama... Ya Ozan? Kiraya verildiğinde “İşte bizde böyle oyuncu vardır” havası atılmış ama hiç oynamadan geri alındığında harcanabilmesi için her şey yapılmaya başlanmıştı. Sağ bek oynatılması, 90. dakikada oyuna alınması gibi... Şimdi soruyorum; sizce bu futbolcuların suçu ne? Yok ise onları alanları ne zaman suçlu sehpasına oturtacaksınız?

Yaşa be Kuntz!

Yine eski ustalar bu Alman hocayı eleştirenlere kızmışlar. Ne yapmış ki Kuntz! Bir kere benim yurt dışında oynayan ne oyuncularımın çoğunun da bu üçlü savunma işine alışkanlığı vardır ne de bizimkilerin. Zaten bizimkiler derken sadece kaleci Uğurcan, Kerem ve Berkan vardı. Sonradan giren de en fazla iki kişi... Peki Hamit kardeş ne işi yapar orada? Yahu etme, eyleme demez mi? Şayet diyemiyorsa bir an önce Selim Soydan’ı getirelim bu işin başına...

Bravo Tahkim!

Bazı kararlarını eleştirdiğim Tahkim Kurulu bu defa futbol dünyamızın büyük bölümünü rahatlatan bir karara imza attı. MHK’nın 13 hakemi kovma kararını iptal etti. Bizim Hasan Sarıçiçek kardeşimiz de cumartesi günkü gazetede müthiş bir araştırma-haber patlattı. Haberde bu işlerin içinde kimleri yazmamış ki! Ben de diyorum ki, TFF’yi MHK’yı dürten isimleri yönlendirenlerin ligin malum kulüplerinin başkanları olmasın! Hadi bakalım şimdi ayıklayın pirincin taşını...

Dündar, Yüksek Divan Kurulu Başkanı mı?

Bir arkadaşım telefon etti ve şaşırtıcı haberi verdi. Uğur Dündar Fenerbahçe’deki Yüksek Divan Kurulu Başkanlığı seçimine aday olmuş... Vay ki vay! Bu zatın Aziz Yıldırım’ın yönetimine nasıl girdiğini ve nasıl çıkarıldığını benden iyi bilen var mıdır acaba? Çünkü girişine seçimden bir gece önce saat 02.00 sularında karşı çıkmış idim ama... Vefa Küçük başkan da, “Acaba FETÖ’nün beceremediğini bu zat ile mi siyasi muhalefet gerçekleştirmeyi düşünüyor” gibi görüş öne sürmüş... Vah ki Fenerbahçe vah! Ah ah ah, Şambaba Semih sağ olacaktı ki!

Engin Ardıç ve Selçuk Ural’a...

Yazar Engin Ardıç ile yılların sanatçısı Selçuk Ural’a burada şükranlarımı sunuyorum. Ural, yüzüne kezzap atıldığı için meşhur olan birinin filmi yapılıyordu da. Barış Manço, Tanju Okan ve Cem Karaca gibi büyük ustaların filmi nerede diye sormuştu. Ardıç kardeşimiz de bunu köşesine taşıyıp teşekkür etmişti. Ben de her ikisine “Sağ olun” diyorum. Çünkü artık doğru yolu bulmak zorundayız. Yoksa... Devamını yazmak içimden bile gelmiyor...

Sen bir daha maç anlatma kardeş!

Tabii ki geçtiğimiz perşembe akşamı TRT ekranının karşısına geçtik. Millî maç vardı ya... Ve kulağımıza tuhaf tuhaf kelimeler gelmeye başladı. Yahu koca TRT’de yok mu böylesine önemli bir millî maçı anlatacak spiker... Yurt dışında dil öğrenmiş olmak, ne Ümit Aktan ne Abidin Aydoğdu ne benzeri başka üstatlara ulaştırır insanları...

Hint kumaşı Beşiktaş’ta!

Sergen’den sonra Karaveli de kenara alınınca Beşiktaş’ta teknik direktörlük koltuğuna kimin geleceği büyük merak konusu olmuş idi... Ve nihayet Valerien isimli bir hoca ile imzalar atıldı. Kim mi bu hoca? Vallahi bendeniz eskisi kadar yurt dışındaki teknik adamlar meselesine bakmıyorum. Ama tabii ki ünlüleri de takip ediyorum... Bu bence çakma gibi Fransız duran hoca daha gelmeden üçlü savunma ile oynatacağını açıklamaz mı? Vay ki vay! Desenize spor servisi yöneten arkadaşlara gün doğdu. Nasıl mı? Eh şaşırtıcı sonuçlara ne başlıklar gelir artık...

Nurlar içinde yat Naci Kaptan!

Pazartesi günü öğle saatlerinde telefonum çaldı. Arayan genç takımın kaptanı Güray idi... Sonraları Beşiktaş ve Vefa’da da önemli maçlar oynamış ve parlamaya devam etmişti. Verdiği haber mi? Çok ama çok acı! Fenerbahçe’nin efsane kaptanı Naci Erdem ki, çok yakını olurdu. Vefat etmişti. Aynı Naci sonra Galatasaray’da oynamış, millî takım formasını da defalarca giymişti. Benim ağabeyim, futboldan sonra sık sık beraber olduğum koca Naci idi... Düşünebiliyor musunuz; Lefter’in, Can’ın, Basri’nin olduğu takımın sekiz sene kaptanlığını o yapmış idi. Ve ne yazık ki Naci Kaptan’ın vefat haberi ne Hürriyet’te ne Milliyet’te ne de gazete geçinen Sözcü’de vardı. Bizim Türkiye ise hem de millî fotoğraflı vermişti acı haberi... Haa unutmadan; cenazenin kalktığı camide ne bir Fenerbahçeli yönetici ne de çiçek vardı. Eh günümüz Fenerbahçelileri ne de tanırlar yani Naci Ağabey’i!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.