"Meslek seçerken geleceği düşünün"

A -
A +
 
Eğitim Konuşmalarının bu haftaki konuğu TED Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Ziya Selçuk. 1961 yılında Ankara'da dünyaya gelen Prof. Dr. Ziya Selçuk, 1982 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi'nde "Eğitimde Psikolojik Hizmetler (Gelişim Psikolojisi) alanında yüksek lisans yapan Prof. Dr. Selçuk, hâlen öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.


Meslek seçiminde günümüzdeki değişimler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Meslek kavramı, benim açımdan herhangi bir ticari boyutu olan, herhangi bir şekilde bir insanın geçim vasıtası olarak anlaşılan bir kavram değil. Meslek kavramı, benim açımdan bir yere ait olmak anlamına geliyor. Yani bir kişinin meşrebi gibi bir şey. Dolayısıyla ben mesleği daha önceden de bir şekilde insanların hayatlarını kazandığı bir vasıta olarak değerlendirmiyorum. Dünyadaki kompozisyon açısından, meslek kavramı şimdilerde çok daha değişmeye başladı. Artık, insanların, bazı meslekler hariç hayatları boyunca sürdürebilecekleri ve o meslekten emekli olabilecekleri meslek kavramı ortadan kalkıyor. İstatistiklere bakacak olursak Kuzey Amerika'da son 10 yılda en popüler olan mesleklerden yaklaşık 8-9 tanesi yeni çıkmış meslekler. Yani önceki meşhur olan veya çok talep edilen meslekler alt sıralara yerleşmeye başlamış. O nedenle de meslek kavramını, öncelikle eğitim siyaseti üretenlerin, daha sonra bu işin stratejisini kuranların ve uygulamacıların ve bu arada anne babaların "Meslek nedir?" sorusunu cevaplandırmaları gerekiyor. Çünkü bugün ilkokula başlayan çocuklar 2065-2070'te emekli olacaklar. 2060'lı yıllarda emekli olacak çocuklar için bugünkü anlayışımızla bir meslek dayatması içinde bulunmak çok da doğru değil.

Dijital pedagoji eğitimi vermek ne demektir?
Dijital Pedagoji, aslında bizim geleneksel pedagojiden ne anladığımıza bağlı biraz. Geleneksel pedagoji, basit şekilde sebep sonuç ilişkileriyle çocukları biraz daha Newton mekaniği içinde doğruları ve yanlışları yönlendirmek anlamındadır. Felsefi kökenlerine de bakarsak daha ziyade çocuğu doğayla ilişkili düşünmek... Eğer çocuğu doğayla iç içe bırakırsanız başarılı olursunuz. Başka bir düşünceyle de davranışçı yaklaşımcıların söylediği gibi eğer çocuğu belirli mekanizmalar içine sokarsanız mesela etki-tepki gibi, çocuklara her türlü terbiyeyi verebilirsiniz. Bu ve benzeri çerçevede pedagoji anlayışı söz konusu iken bugün zaman ve mekân açısından pedagojinin dönüştüğünü görüyoruz. Yani eskiden bireysel veya grup olarak öğrenme faaliyetlerini yaparken bugünlerde yüz yüze gelip de herhangi bir öğrenme faaliyeti yapmak zarureti ortadan kalkmış. 
Yaklaşık 10 yıl içinde Kuzey Amerika'dan veya Avustralya Yeni Zelanda'dan başlayarak derslerin %70'ine yakınının uzaktan öğrenme ile icra edileceği, dolayısıyla okulların fiziki mekânlarının 10 yıllık planlama içinde daraltılabilecekleri konusunda ciddi raporlar var. Dijital pedagoji aslında bir network pedagojisidir. Bununla ilgili George Siemens'in bir kuramı var. O kuram, dijital pedagojinin geleneksel pedagojiyle mukayeseli olarak anlatımlarını yapıyor. Ama bizim öğretmen olarak bilmemiz gereken şey çocukların düşünce metodolojilerinin algoritmasının daha değişik olduğunu ve dijital yaklaşımlara daha çabuk intibak ettiklerini bilmektir.  Dolayısıyla okulda kendi pedagojisini duvarlardan oluşan sınıflarını ortadan kaldırarak, mekân zaman ilişkisini çeşitlendirerek ve eğitim hedefini de biraz farklılaştırarak yeniden inşa etmeliyiz.


20. yüzyılın sistemiyle 21. yüzyılın çocuklarını eğitmeye çalışıyoruz! Dijital pedagoji hakkında ortak akıl oluşturmak doğru bir yaklaşım mıdır?
Bence; ortak akıl, ortalama akıldır. Dolayısıyla ortak akıl terimini çok sevmem. Eğer sorunlarınız ciddi ise sivri akıllara ihtiyaç vardır. Ve ortak akıl, günlük sorunları çözmek anlamında işe yarayabilir, bazen gereklidir de. Ama Türkiye kadar eğitim sistemi içinde devasa problemlere sahip ülkelerin sıçrama yapacak kabiliyette yeni ve üretici fikirlere ihtiyacı var ve bizim 21. yüzyıla girmek gibi bir derdimiz dijital anlamda olmamalı. 20. yüzyıldan çıkıp çıkmadığımızı kontrol etmeliyiz. Hatta 19. yüzyıldan çıktık mı, bunu kontrol etmeliyiz. Ondan sonra dijital meseleleri farklı yorumlamalıyız. Yani biz, 19. yüzyılın binalarında 20. yüzyılın öğretmenleriyle 21. yüzyılın çocuklarını eğitmeye çalışarak bu pedagojiyi sürdüremeyiz.

Bir eğitmenin tebessümünü sadece dost ortamlarına ve aile meclisine saklamasını doğru buluyor musunuz? Öğretmenler eğitim ortamlarında da tebessüm ederlerse ciddiyetlerini kaybedebilirler mi?
Eğer tebessümünü kaybettiğinde ciddiyetini kaybedeceği endişesini taşıyan bir öğretmen varsa bence kendini kaybetmiş demektir. Çünkü öğretmenin tebessümü olmadan öğrenci ve öğretmen arasında manevi bir bağ kurma imkânı olmuyor. Öğretmen belki bir hafta on gün, yeni karşılaştığı öğrencilerle hiç ders yapmamalı ve sınıfta gözü gözüne değmeyen bir tane öğrenci bırakmamalı. Ayrıca çocuğun gözünden de yüreğine aktığını hissetmeli öğretmen. Bunun yolu da tebessümdür. Ancak bu suretle derse başlamak için ön şartları tamamlamış olur.

Ziya Selçuk'un eğitimle ilgili rüyası nedir?
Türkiye için rüya görmek biraz zor. Çünkü benim Türkiye ile ilgili rüyam biraz anormal psikolojiye girebilir. Çünkü ben, Türkiye'de eğitim sistemi ile ilgili bir rüya göreceksem belki bunu uyursam görürüm. Ama genel olarak bir şey söylemek icap ederse şunu ifade edebilirim: Öncelikle bizim, şu anda eğitmeye çalıştığımız kişileri bırakıp eğiten kişilerle uğraşmalıyız. Bu ne demek oluyor? Bizim problemimiz eğitilen çocuklarla ilgili değil eğiten kişilerle ilgili. Anne babayla, öğretmenlerle, akademisyenlerle ilgili. Dolayısıyla ben Türkiye'nin başa doğru gidip buna, gömleğin ilk düğmesi demem mümkün. Biz nasıl düşünüyoruz, insan tabiatından ne anlıyoruz, fıtrat ne demektir, insanın doğası ne anlama geliyor, çocuktan ne anlıyoruz? Bütün bunlarla ilgili eğitimleri verebileceğimiz bir alfabeye döneceğimiz günü hayal ediyorum.



PENCERELER

Ahmet Rasim Akdağ - ahmetrasim.akdag@ihlaskoleji.com


Hakkında bilmediğiniz 3 şey:  Küçük ama güçlü hayvanlar

Gergedan böceği kendi ağırlığının 850 katını kaldırabilir

> Gergedan böceği boyutlarına kıyasla çok güçlüdür. Kendi ağırlığının 850 katını sırtında taşıyabilir. Bu, bir insanın sekiz Afrika fili taşımasına eşittir.
> Termitler (beyaz karınca) yalnızca pirinç boyundadırlar ama çok büyük yuvalar yaparlar. Çamur ve salya ile 6 metre boyunda, 30 metre genişliğinde yuvalar inşa edebilirler.
> Bir karıncayı alın, suyun içine batırın, saatlerce tutun ölmez. Sudan çıkardığınızda ölü gibi görünür ama birkaç saat içinde kendine gelir. Biz insanlar böyle suya batırılırsak nefes alamadığımız için oksijensizlikten ölürüz ama su, karıncaların çok ince olan nefes tüplerinden içeri giremez. Karbondioksitten narkoz yemiş gibi olurlar. Tabii ki bu süre çok uzarsa onlar da ölürler ama dayanma süreleri inanılmazdır.



KARMA SÖZLÜK
Evladının kaçışyönüne doğru terlik fırlatan anne
>Terlik fırlatma konusunda aşmış bi' anne. Evladının kaçış yönünü hesaplayıp ona göre fırlatabiliyor terliği, % 100 çalışıyor. Evet. (syd)
>Hız problemlerinde soru kaçırmayan annedir. (kafam güzel ama sen beğenmezsin)
>İleri görüşlüdür, sizden hep bi adım öndedir. (detaylara takılıp düşmek istiyorum)
>Fizik ve matematik konusunda ihtisas sahibidir. (herkes öldürür sevdiğini)
>Bombeli de atıyorsa askerliğini topçu veya havancı olarak yapmış olabilir. (fahir)
>Duvardan sektirip vuranı da vardır. Canım anam benim. Tamam gaza geldin, duvardan sektirip de vurdun, ama "çabuk o terliği getir" dediğin an; beni benden aldın güzel anam. (simerazzi)
>G3 şarjörünün üstündeki çentiklerden nişan alarak F-16 da düşürebilir. Dikkat etmek lazım. (qusqus)
>O kadar uğraşmasına gerek olmayan annedir. O terlik zaten güdümlü olduğundan her türlü hedefi bulur. (shadow knight)
>O terlik gidip kapının camını kıracaktır ve yine dayağı çocuğu yiyecektir. (yuznumaralıadam)


EĞİTİM AJANDASI
International Storytelling Conference 2013
> İhlas Eğitim Kurumları Bahçelievler Kampüsü Konferans Salonu'nda 6 Nisan 2013 Cumartesi günü yapılacak konferansa dünyanın en iyi hikâye ustaları katılacak. "Kültürleri ve nesilleri kaynaştırmanın en iyi yolu hikâyeleri kullanmaktır" sloganıyla düzenlenen etkinlikte, uluslararası üne sahip hikâye anlatıcıları sahneye çıkacak ve çoğunluğu İngilizce öğretmenlerinden oluşan katılımcılara hikâyenin eğitimdeki gücünü anlatacaklar.
Bu sene konferansta Jan Blake, Daniel Ferlatte, Alec Wilson, Kevin Locke, Jane Cadwallader, Nina Princeton gibi ünlü isimler sahnede olacak. Türkiye'den de Salih Memecan, Rukiye Şahin, Mustafa Kencesoy ve Veysel Çelikdemir'in katılacağı konferansta tam bir şölen yaşanacak.
Daha fazlası için:
www.storytellingconf.org/

twitter.com/AhmedRAkdag
tweetçi

YGS geçti belki ama #YGSyeGireceklereTavsiyeler başlığı altında yazılanlara bakalım... Önümüzdeki sene işimize yarar belki 

II. özgür çelebi
Gözetmen sınıfa girince ayağa kalkmayın.

Sercan Şerbetçi 
Hilal taktiğini uygulayalım.

Hayri Pıtır
Yanınızda çiğnenmiş sakız götürün topuklu giyen bayan hocaların topuklarına yapıştırıverirsiniz.

Zeykur Valekov 
Allah rızası için hukuk yazmayın beyler nolur ya nefes alcak yer kalmadı adliyelerde lütfen.

Mert Yiğit 
İki şık arasında kalırsanız, ikinciyi seçin. çnqü brincyi qrçktn svseydnz, iqncsi olmzdı .s.s

Batuhan Akduğan
Baktın yapamıyosun etraftakilerin dikkatini dağıt ne biliyim sümkür, öksür suyla gargara falan yap

Türk Annesi 
Soruları iyi okuyun, anlamadığınız soruda vakit kaybetmeyin ve komşunun oğlunu ezip geçin çocuğum!! göriim sizi

Faruk Kaya
Bu bir işaret, Sabri'yi örnek alın, o atıp tutturduysa sizinkiler de tutacaktır, cevabını bilmediklerinizi atın.

Tugay Yıldırım 
İlk siz çıkın sınavdan çok havalı oluyor ''bak bu çocuk zeki 2 dakikada yapmış bizimki halen içerde'' derler.



İhlas Koleji'nden mektup

Hami Koç - hami.koc@tg.com.tr

Ebeveyn olmak
Geçtiğimiz haftalarda özel okul seçen velilerimize yönelik bir yazı yazmıştık. Gelen tepkilerden, özel okul düşünen velilerimizin tam da bu dönemde okul seçimiyle ilgili tavsiyelere çok ihtiyacı olduğu net bir şekilde anlaşılıyor. Bu yüzden bunu biraz daha genişleterek bu konuya devam ediyoruz.
Okul seçerken sadece akademik başarıya veya sosyal faaliyetlere odaklanmak çok yanlıştır. Benzetmek çok uygun olmayabilir ama özellikle babalar için iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Araba alırken sadece tek bir kriter üzerinden karar verilebilir mi? Yalnızca renginden, motor gücünden veya tasarımından dolayı araba alınır mı? Elbette alınmaz. Genellikle bu özelliklerin hepsi bir arada düşünülür, üzerine yakıt ekonomisi ve fiyatı da eklenir ve bir karar verilir.
Ulaşımımızı sağlayacak bir araç için bile bir sürü farklı kriteri bir araya getirip derin analizler yaparken, çocuğumuzun geleceğiyle ilgili bir konuda karar verirken elbette daha dikkatli olmamız gerekiyor.
Anne babasına asi olan bir çocuk matematik sınavlarında tek soru kaçırmasa ne işe yarar? Eğer okulda anne babaya saygıdan hiç bahsedilmiyor, manevi değerler okul bahçesinden içeri alınmıyorsa lütfen dikkatli olun. Avrupa ülkelerinde çocuklarından dayak yiyen anne babaların sayısı arttıkça, değerlerin ön planda olduğu okulların önemi ve sayısı da artıyor. Artık okullarda disiplin kavramı tartışılırken herkes çok daha dikkatli davranıyor.
Anne babasına, aile büyüklerine saygıda kusur etmeyen çocukların ders başarılarının düşük olması da istenmeyen bir durum. Yani her şey dengeli olmak zorunda.
Çocuğunuzun öğrenci olacağı okulda siz de veli olacaksınız. Veli olmak sadece veli toplantılarına katılmak demek değildir. Veli olmak aslında sorumluluk alanı artmış ebeveynlik demektir. O yüzden bu işi geçiştirmek, çocuğunuz adına yapacağınız en büyük hatalardan biri olabilir.
Okul hayatı boyunca sadece çocuklarının notlarına yoğunlaşan, e-okul sistemine girilen rakamlar haricinde bir şey takip etmeyen veliler evine en yakın, ekonomilerine en uygun okulu seçebilirler. Ama bu hayatta, nottan daha önemli şeyler olduğuna inanan, okuldan beklentisi salt bilgiyle sınırlı olmayanlar lütfen dikkat etsinler.
Önceki hafta da söylediğim gibi karar verirken kriteriniz sadece reklamlar olmasın. Lütfen gidiniz, okuldaki havayı soluyunuz, öğretmenlerle konuşunuz, koridorlarda geziniz. Çünkü misyon, vizyon ve sloganlardaki cümlelerle, okul koridorlarında gezinen cümleler birbirini tutmayabilir.
Siz ve çocuklarınız için en iyi eğitim ve kurumlarla buluşmanız dileği ile huzurlu bir hafta diliyorum efendim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.