Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Allahü
teâlânın dinine hizmet, her zaman büyük ibadettir. Ama ortalığın
perişan, kötü yayınların çok olduğu bir zamanda ufak bir hareket, çok
sevap kazandırır.
Cenab-ı Hak İslamiyet'i kullarına, hem
dünyada hem âhirette rahat etsinler diye göndermiştir. İslamiyet
mıknatıs gibidir. Kalbinde cevher olanları kendisine çeker. Fakat bu
demir cevherleri, toz toprak ile saman çöpleri ile karışıktır.
Mıknatısın gezdirilmesi lazımdır ki, cevher parçaları o mıknatısa
takılsın ve kurtulsun. Eğer mıknatıs gezdirilmezse, yani Ehl-i sünnet
âlimlerinin yazıları ve sözleri, kitap, gazete, radyo, TV, internet gibi
vasıtalarla insanlara ulaştırılmazsa, bunun için gece gündüz
çalışılmazsa, bu insanlar nasıl kurtulacak? O mıknatısı gezdirmeyenler,
İslamiyet'i yaymak için uğraşmayanlar, âhirette nasıl hesap verecekler?
Müslümanlıktan mahrum kalanların da bir hakkı vardır. Bu kul hakkından
kurtulmak için her müminin dinimizi yaymak için gayret göstermesi
lazımdır. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Allahü
teâlâ Cebrail aleyhisselama, "Git filan şehri yerin dibine geçir" diye
emretti. Cebrail aleyhisselam, "Yâ Rabbî, bu şehirdeki filanca kulun
sana bir an isyan etmedi. Hep itaat ve ibadet ediyor" deyince, Cenâb-ı
Hak, "Onu da beraber geçir! Zira günah işleyenleri görünce bir kerecik
yüzünü değiştirmedi" buyurdu.)
İslamiyet'in iki esası
vardır. Birincisi öğrenmek, ikincisi de öğrendiğini öğretmektir.
Öğrenmeyen Cehenneme gider, çünkü cehalet, hele bu zamanda, hiç özür
değildir. Öğretmeyen de Cehenneme gider. Çünkü eğer bizden öncekiler,
biz yanmayalım diye canlarını, mallarını ve istirahatlerini feda ederek
İslamiyet'i bize öğretmeselerdi, biz bugün Müslüman olmazdık. Bize
İslamiyet'i öğretenlerin, üzerimizde büyük hakları vardır. Eğer biz de,
bu emaneti bizden sonrakilere ulaştırmayıp cezaya müstahak olursak, bizi
kim kurtarır?
İslamiyet'i öğretmeye, (Emr-i maruf) denir.
Kendimiz için yaptığımız bütün ibadetlerin sevabı ve Allah yolunda
malla, canla yapılan cihadın sevabı, emr-i maruf sevabı yanında, deryada
bir damladır.