“Yıkıcı bir rekabet”

A -
A +

Ortadoğu Analiz dergisinde “Yıkıcı bir rekabet” başlığı altında yayınlanan yazıda Ortadoğu’daki güç dengelerinin şekillenmesindeki gerçek sebepler irdelenmektedir. Önemine binaen bu yazıdan bazı bölümleri sizlere aktarmak istiyorum:


“Rasyonel bakış açısıyla ne İran ne de Suudi Arabistan bir savaş başlatacak durumdadır. Bir tarafta, İran uluslararası siyasete yeniden girmeye çalışmaktadır ve bu yeni durumdan henüz ekonomik olarak faydalanmış değildir. Diğer tarafta Suudi Arabistan ABD’yi hasımlaştırmaktadır, ancak yüksek teknolojiyi haiz silahlarına ve diğer Arap devletlerinin söylemsel desteğine rağmen Suudi Arabistan için İran’la savaşa girmek riskli olacaktır.

Suudi Arabistan ve İran, farklı siyasi projeleri, farklı bölgesel hegemonya hırsları ve mevcut küresel sisteme yönelik farklı yaklaşımları olan iki güçlü devlettir.

İran kendine daha çok manevra alanı sağlayan ve daha iyi ekonomik koşullara yönelik umut vadeden nükleer anlaşmayla, pozisyonunu güçlendirmiştir. Tersine, Suudi Arabistan düşmekte olan petrol gelirlerine yıllardır süren bağımlılığı, kötü bütçe politikaları ve siyasi yönetim zaafı neticesinde, ABD’nin de bu ülkeyle ilişkilerinde artan kaygıları nedeniyle istenmeyen bir duruma düşmüştür.

Rasyonel bakış açısıyla ne İran ne de Suudi Arabistan bir savaş başlatamaz. Ancak daha az rasyonel bakış açısında ise Suudi Arabistan nerede ise köşeye sıkışmış durumda olmakla birlikte, ilgiyi iç siyasetteki hatalarından başka bir yöne çevirmek maksadıyla, 'günah keçisi' olacak bir dış düşmana ihtiyaç duymaktadır. Bununla beraber, Suudi yöneticiler Amerika’nın tepkisini ve gelecek yılki ABD Başkanlık seçimlerinin sonucunu tahmin edebilir.

Suudi yöneticiler ekonomisini yeniden yapılandırmak için zaman kazanmak durumunda şayet gelecek refahı için hâlâ umut beslemektedir.

İran ve Suudi Arabistan arasındaki bugünkü güç kaymasının etkilerini azaltmak ve iki ülke arasındaki güç dengesi restorasyonunun savaşa dönüşmesini engellemek için, iki hususa değinilmesi gerekmektedir. Bunlardan ilki, özelde İran’ın nükleer anlaşmaya uygun hareket etmesinin, genelde ise İran dış politikasının, hem İran hesabına hem de İran’ın kayıtsız bir hâle gelmesini ve iyileşen durumundan faydalanmasını engellemek maksadıyla dikkatlice denetlenmesidir. İkinci olarak, hem İran hem de Suudi Arabistan için reformlar zaruridir.

İran’da gençler özgürlük değerlerine sahip olmak, ticaret yapmak ve dünya düzenine angaje olmak için sabırsızlanıyorlar. Suudi Arabistan’da siyasi sistem, daha önce elitlerin kendi varlıklarını meşrulaştırmasına yarayan zenginliğin tehdit altında olması sebebiyle belirsiz; siyasi haklar neredeyse Ortaçağ seviyesindedir. Sonuç olarak Suudi eliti, ümitsiz dış politika adımları atmaktansa siyasi ve ekonomik reformları uygulama yönünde teşvik edilmelidir.

Zira dışarıda 'günah keçileri' oluşturarak hoşnutsuz bir toplumu, liderini desteklemesi için mobilize etmek, artık köhneleşmekte olan bir politikadır."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.