İkiyüzlü Batı!..

A -
A +
Her terör hadisesinin kriptolu yani gizli bir mesajı vardır. 10 Aralık gecesi Beşiktaş’ta meydana gelen vahim terör hadisesinde PKK sadece taşerondur. İnkârı mümkün olmayan gerçek bu vahşetin arkasında emperyalist bir güç vardır. Terör zamanı bilerek seçilmiştir. Özgür Suriye ordusu Türk Silahlı Kuvvetlerinin desteği ile “El-Bab”ın merkezine 9 Aralık günü girmiştir. Aynı gün ise Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına 23 maddelik Anayasa değişikliği tasarısı arz edilmişti.
Patlayan bomba el yapımı sıradan bir bomba değildi. Fabrikasyon idi. Ve emperyalist güçlerden birinin üretimi idi. PKK’ya Avrupa Birliği ve ABD’nin destek verdiği bilinen bir gerçektir. Her ikisi de silah, siyasi, ekonomik desteği yanında çifte standartlı davranarak PKK’yı normal bir kuruluş olarak tanıyor. PKK terör faaliyetlerini “TAK” (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) yaptı diyerek, Batı’nın tepkisini önlemeye çalışıyor. İsimler farklı ama örgütler aynıdır.
Pentagon’a göre PYD PKK’nın bir bölümüdür. Ama ABD dışişleri bakanlığı PYD’yi terör örgütü olarak saymıyor. DAEŞ ile mücadele ettiğini söylüyor. Halbuki DAEŞ bir yeri taktik icabı terk edince o bölgeyi PYD’ye devrediyor. Meselenin aslı PYD, DAEŞ ve PKK’nın iplerinin ABD’nin elinde olmasıdır. Tabii FETÖ’cülerin de ipleri aynı yerdedir. ABD PYD ve PKK’ya açıkça silah vermektedir. PYD'ye verilen silahların önemli kısmı PKK’ya gidiyor. PKK mağaralarında bulunan silahların seri numaraları ile PYD’ye verilen silahların numaraları aynıdır. Son olarak 17 helikopter dolusu silah PYD’ye verilmiştir. Ve ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü bunu itiraf etmiştir.
DAEŞ’in elinde uçak ve helikopter yoktur. Peki o zaman PYD’ye niye Stinger hava savunma füzeleri vermektedir. TSK’ya ait Kobra tipi helikopteri Hakkari’de bu füzelerle düşüren PKK’dır. Oysa aynı ABD tam bir yıldır Türkiye’ye F-16’nın hedefleri sıfır hata ile vuran akıllı füzelerini vermiyor. ASELSAN âdeta tarih yazarak bu füzeleri imal etti ve denemeler yüzde yüz başarılı oldu.
Freedom listesine göre, ABD 2000’li yılların başında istikrarsız olarak gördüğü ve askerî müdahale edebileceği, bazılarında darbe ya da iç savaş yapabileceği ve bazılarının da bölünmesi için 25 ülke tespit etti. Türkiye bu ülkelere dâhildi. Hedef ABD’nin “Yeni Dünya İmparatorluğu” idi.
Türkiye için hezimet dış güçler için zafer olan Lozan Antlaşmasını tasdik etmeyen ülke ABD’dir. Çünkü Sevr’in hayali peşinde idi. ASELSAN’da çalışan ve savunma sanayiinde önemli buluşları olan 7 kıymetli yüksek mühendisimiz CIA-MOSSAD-FETÖ tarafından intihar süsü verilerek katledildi. Fetullah Gülen’in okulları Osmanlı zamanındaki Amerikan kolejlerinin görevini yerine getirdi. Ve CIA’nın o ülkedeki merkezleri oldu.
Türkiye’nin büyük gayreti ile Halep’te ateşkesin sağlanması üzerine Kayseri’de kahraman askerlerimizin şehit edilmesi neticesi verilmek istenen mesaj; "geçmişte olduğu gibi sınırlarının dışına müdahale etme. Lozan’daki tutukluluğun devam etsin" idi. Türkiye-Rusya ve İran Suriye’nin bölünmesine karşıdır. Bu 3 ülkenin zirve kararı Suriye’de kan dökülmesinin devamı ve Suriye’nin bölünmesini isteyenleri telaşlandırdı. PKK taşerondur. Katliam o ülkelere aittir.
Tahminime göre yakın bir gelecekte bu emperyalist güçler defolup gidecektir. Kıyamete kadar dönmemek üzere. Amerikan halkının her türlü hakkı vardır. Sadece kendi ülkesini idare etme hakkı yoktur. ABD’yi Yahudi ağırlıklı küresel sermaye lobisi idare eder. ABD halkı bunların işgali altındadır.
Madanoğlu cuntasına sızan milliyetçi Korgeneral Atıf Erçıkan 12 Mart darbesinin önemli ismi idi. 1961 yılında Washington’daki NATO Askerî Komite Karargâhında Kurmay Albay olarak proje subayı idi. Yeni tayin edilen Fransız generali, proje subaylarına proje dosyalarını dağıtıyordu. Sovyetler Birliğine karşı uygulanacak psikolojik harp harekât planları... Az sonra biri ABD’li diğeri İngiliz albay zor kullanarak dosyayı almak ister. Vermez ve dolabına kilitler. Erçıkan’ı ölümle tehdit ederler. Dosyada Sovyetler Birliği dağılınca Orta Asya Türk Devletleri ile Türkiye’nin birliğinin nasıl önleneceğine dair tedbirler vardır. (Okullar dahil) Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel’in itirafına göre:
“12 Eylül 1980 darbesinden sonra ABD, Orgeneral Kenan Evren’e siyasi, ekonomik ve askerî baskı uygulayarak doğum kontrolü yapılmasını ve bunun hükûmet programına girmesini ayrıca devlet politikası olmasını temin etmiştir.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.