EN GÜÇLÜ SİLAH

A -
A +
En güçlü silah “Millî Birlik”tir. Ve şu anda Türkiye kuzey hariç her yönden kuşatılmış durumdayız. PKK, DEAŞ, DHKP-C ve diğerlerinin arkasında ABD, AB, İran, Suriye ve çok sayıda ülke vardır.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık ifade ettiği gibi Türkiye “İkinci İstiklal Savaşı”nı vermektedir. NATO üyesiyiz ama NATO Garp Cephesi olarak post-modern savaşın şer gücüdür. 1000 Yıllık Türk-İslam Medeniyeti yıkılarak Batı Medeniyeti taklit edildi. Ama maalesef gözleri, Batı’nın gerçek çirkin yüzünü göremedi. Gözlerini, mazlumların kanları, gözyaşları, sömürüleri üzerine kurdukları lüks hayatları kamaştırdı.
“Batı Uygarlığı (Medeniyeti!) Batılılar tarafından Batı’daki egemen sınıflar için kurulmuştur. Ancak yaşayabilmek için Batı Dünyası dışındaki kaynakları kullanmak zorundadır. Bu da onun yayılmacı olmasını zorunlu kılmaktadır. Yani Batı uygarlığı doğası gereği emperyalisttir. Emperyalizm başkalarının kaynaklarını zorla ele geçirmeyi gerektirir ki bu da savaşsız olmaz. Batı savaşırken bunun bedelini daha çok başkalarına ve arada kendi içinde yönetilen sınıflara ödettirmektedir.” (Prof. Dr. M. Sadık Acar, Cumhuriyet Gazetesi 2 Kasım 2006, Soykırım Yasası ve Yeni Emperyalizm)
1960 Askerî Darbe ile devrilen eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın “Ben de Yazdım” başlıklı hatırasında: “Biz İslam’ın cihan mefkûresini (Yurtta Sulh Cihanda Sulh) ilkesini kabul ettik.”
“Yurtta Sulh Cihanda Sulh” bugüne kadar gerçekleşmemiştir. Slogandan ibaret kalmıştır. Yurtta sulhun hâkim kalınması için her şeyden önce devlet-millet bütünlüğünün sağlanması ve milleti oluşturan fertler ve değişik gruplar arasında anlayış ve geçimin hatta dayanışmanın varlığını gerektirir. Milleti oluşturan faktörlerin önemli unsurları inanç, vatan, tarih, bayrak, birlikte yaşama arzusudur. Bunlar ise Yurtta Sulh hedefine varmak için huzur ve bütünlüğü sağlayacak dinamiklerdir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarı bu unsurları geliştirdiği için dış güçler ve bunların içerideki hainlerini tedirgin etti.
Cihanda Sulh unsurunun gerçekleşmesi için Türkiye’nin güçlü olması gerekir. Türkiye son 13 yıl içinde son derece gelişmiştir. Hıristiyan Batı’nın siyasi, ekonomik, kültürel vesayetinden kurtulmaktadır. Lizbon Büyükelçiliği ve MİT Müsteşarlığı yapan bir paşamızın bir gazete muhabirine üzülerek itirafı; “Ben MİT Müsteşarlığı yapmadan CIA’nın bir müdürü idim (bunu çok az kişi biliyor). ABD eski durumun özlemi içindedir. FETÖ’cüler bunu temin için CIA ajanlığı yapıyordu.”
Silahlı kuvvetlerin yüzde 70’e yakın ihtiyacı yerli üretimdir. Savaş gemisi, helikopter, füze, tank, insansız hava aracı, top sadece bunlardan birkaçıdır. Yakında savaş uçağı yapılacaktır inşallah...
Siyasi tarihte dünyada en çok devlet kuran millet Türklerdir. Ama bu devletlerin tamamına yakını dış güçler değil, içerideki hainler tarafından yıkılmıştır. Bugün de bu tehlike devam etmektedir. Her devletin millî hedefleri onun temellerindedir ve ön sırada yer alır. Osmanlıda Tanzimat’a karşı millî hedefi “Kızılelma” şuuru vardı. Bu millî hedef; Saraydan, yayladaki çobanına kadar birleştirici bir bağ idi...
Millî hedefleri olmayan milletler ve devletler (siyasi, ekonomik, kültürel) depremler karşısında büyük yaralar alır. Millî hedefler (uzun-orta-kısa vadeli) olarak tespit edilip planlanmalıdır. Millî Birlik ve Millî hedefler için yalnız politikacılar değil bilim adamları, yazarlar, aydınlar, hatırlı sivil toplum kuruluşları çözüm getirmelidir.
Büyük hayalleri olmayan ülkeler asla büyük ülke değildir; sıradan bir ülkedir. Kutup yıldızına ulaşılamaz ama O’na bakarak istikamet tayin edilir. Millî ve manevi değerlerimiz, Millî Birlik, Millî hedeflerimiz, ülkenin manevi çimentosudur. Bizi birleştirir.
15 Temmuz heyecanı ve ruhu devam etmelidir. İç ve dış şer güçlere karşı birlikte olmaya mahkûmuz. Bunu yok etmek isteyenler haindir. En güçlü silah “Millî Birlik”tir. İnancı, etnik kökeni, siyasi görüşü ne olursa olsun, hep bir vücut olursak dış güçler ve içerideki taşeronları (hainler) hezimete mahkûmdur. Son katliam çok yönlüdür.
Türkiye’de kaos, güvenli ülke olmadığı algısı, halkın moralini bozmak, geleceğe ait umutsuzluk, yabancı sermayeyi önleme, turizmi baltalama, kendini ispatlama, emperyalizmin intikamı ve Atlantik-Avrasya çatışmasının bir parçasıdır. Türkiye’de “Terörle Mücadele Enstitüsü” kurulmalı. Uzmanlar bu konuda gerekli çözümler üzerinde çalışmalıdır.
Emniyet mensubu ve askerlerin yetkileri genişletilmelidir. Türkiye terörle değil arkasındaki devletlerle savaşıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.