Batı’nın hedefi istikrarsız Türkiye

A -
A +
Suriye’de El Sevra gazetesi Genel Yayın Müdürü Muhammed Hayır El-Cemali’nin itirafı: “Osmanlı Türkleri bize sahip çıktı. Osmanlıyı geç de olsa anladık. Türklerle bizim aramızı açan Arabistanlı İngiliz ajanı Lawrance olmuştur.” (27 Haziran 2016 Türkiye gazetesi)
Osmanlı 19. Yüzyılda 29 Ermeni’yi paşalığa terfi ettirmiştir. Ermenilere dışişleri dâhil bakanlıklar vermiş, büyükelçi  yapmıştır. Osmanlının 600 yıl içinde “Millet-i Sadıka”sı Ermeniler ve Bulgarlar idi. 1878’den sonra başta İngiltere, ABD, Rusya ve Fransa olmak üzere emperyalist güçler bu iki milleti Osmanlıya düşman yaptılar. ABD ve diğer ülkelerin Türkiye’deki misyoner kolejlerinde beyinlerini yıkadıkları Ermeni ve Bulgarlar Osmanlıya isyanın liderleri oldular.
Osmanlı asla ve asla Ermeni soykırımı yapmadı. Aksine Ermeni çeteleri Müslüman halka soykırım yaptı. Nerede, ne şekilde, ne zaman ve kimlerin Ermenilerce katledildiği devlet arşivlerinde belgelerle sabittir. Hıristiyan Batı ve Siyonizm Ermeni soykırımı yalanı ile Türkiye’nin itibarını düşürmek kendilerinin yaptığı soykırımlardan duydukları suçluluk ve aşağılık kompleksinden kurtulmak istiyor.
AK Parti iktidarına kadar Hıristiyan Batı dünyası, tarihin çöplüğüne atılmış olan Bizans’ı hortlatmak için ellerinden geleni yaparken, emirlerindeki taşeron medya vasıtası ile iktidarlara ve anayasal kuruluşlara “irtica paranoyası” masalını sundu. Önümüzde yapılacak referandumda “Evet” ile rejim değişecek yalanını dışarıdaki ve içerideki vesayetçiler bol bol dillendiriyorlar. Çünkü Türkiye’de istikrar, ülkenin gelişmesinin itici gücüdür. Mevcut sistemde cumhurbaşkanı ile başbakan arasında ihtilaflar olmaktadır. Birbirine her yönden çok yakın olan Mustafa Kemal ile İnönü arasında dahi ters düşme olmuştur. Mustafa Kemal’in İnönü’nün çocuklarının tahsili için vasiyetinde yer vermemesinin sırrı henüz çözülememiştir. Çünkü yakın tarih yalan tarihtir.
Demirel ile Tansu Çiller arasında âdeta mahalle kavgası olmuştur. Demirel Çiller’e ağır hakaretler yapmıştır. Özal ile Demirel arasında gerginlik vardı. Demirel Çankaya’ya gitmiyordu. A. Necdet Sezer ile Ecevit arasındaki tartışma ve hakaretler Türkiye’nin en büyük krizinin kaynağı oldu. Erdoğan’ın başbakanlığından A. Necdet Sezer rahatsız idi. AK Parti iktidar olduktan 2 ay sonra muhtıra verildi. Yüzde 60 oya sahip AK Partinin kapatılması için dava açıldı. Demirel, medya ve silahlı kuvvetler ile iş birliği yaparak Erbakan ve Çiller’e 28 Şubat darbesi yaptı. Kenan Evren ile Özal geçinemedi...
Türkiye’yi bölmek ve gelişmesini önlemek isteyen dış güçler 'Evet’e karşıdır. 'Hayır'cılar hayra değil şerre vasıta olacaklarını emperyalist güçlerin ekmeğine yağ süreceklerini artık anlasınlar. 2001 yılı Mayıs ayında The İndependent gazetesi yazarı Robert Fish Beyrut’ta Mar Elias Kampında Filistinli bir ailenin sürgündeki çileli hayatını aktarırken; aynı zamanda her şeyleri ellerinden alınmış bütün ailelerin de içler acısı hikâyesini ve sürgünden dönmek için kurdukları hayallerini de anlatıyor.
Emperyalist güçlerin nihai hedefi Türk halkını Filistinli, Suriyeli, Iraklı, Arakanlı ve daha nice vatanından sürülen Müslüman halklar gibi vatanımızdan sürgün etmektir. Ama gideceğimiz yer yok. Biz Türkler vatanımızdan sadece mezara gideriz. Hâlen gaflet uykusunda kalanlara yazıklar olsun!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.