Batı’nın tarihî düşmanı

Binlerce yıllık tarih seyri içinde dünyanın her köşesinde Türk düşmanlığı en korkunç boyutlarda devam etmiş ve etmektedir. Yalnız Batı değil, her yerde bu düşmanlık soykırım olarak ifade edilebilir. Asırlardır başta Hıristiyan Batı olmak üzere İslam düşmanlarının hedefi hep Türk ve Sünniler olmuştur. Bazılarına göre "Avrupa Türk düşmanlığına soyundu" görüşü yanlıştır. Aslında Avrupa’nın Türk düşmanlığı 1071’den bu yana artarak devam etmektedir.

Türkiye’nin AK Parti iktidarı ve Erdoğan liderliğinde ekonomik gelişmesi ve millî ve manevi uyanışı Batı’yı son derece korkuttu. Batı afyonu ile Tanzimat'tan bu yana uyutulan sınırları içine hapsedilen Türkiye 15 Temmuz ile diriliş hamlesi yapmıştır. Merkel liderliğinde Almanya Türk düşmanlığını kusmaya başlayınca “domino taşları” gibi hepsi Türk düşmanlığında yarışmaya başladılar. Peki bu düşmanlıkta neden Almanya liderdir? Çünkü Avrupa Birliği'nin dağılma süreci başlamıştır. Ve Avrupa Birliği dağılınca en ağır bedeli Almanya ödeyecektir. AB demek Almanya demektir.

Avrupa Birliği dağılınca Avrupa’daki krallıkların da son kullanma tarihi dolmuş olacaktır. Avrupa ve Euro çökünce ülkeler ve ülkeler içindeki etnik gruplar arasında ihtilaflar su yüzeyine çıkacaktır. Fransa’da 1 milyona yakın Korsikalı bağımsızlık hayali içinde yaşamaktadır. Fransa’da Fransız kültürü içinde eritilmek istenen “Keltçe” konuşan milyonlarca “Breton” kültür özelliklerini geri istemektedir. Belçika’da 7 milyon civarında Flamanların kökü Hollandalıdır. Fransızca konuşan “Valanlar”la mücadele hâlindedir. İngiltere’de İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda ayrılmak istemektedir. İspanya’da “Bask”lar, Sırbistan’ta Macarlar vardır. Romanya’da Macar nüfus, 3 milyondan fazladır.

Almanya FETÖ’yü kullanarak 4 milyon Müslüman Türk'ü kendi hedeflerine uygun bir Müslüman topluluk yapmak istiyor. Ve onları bu maksatla himaye ediyor.

Avrupa’nın mayası bozuktur. Batı medeniyeti (Hıristiyanlık+Roma+eski Yunan+Firavun devri Mısır) karışımı bileşkesinden ibarettir. Roma Yunan ve Mısır (Firavun) topluluk 2 kısımdan ibarettir. (Efendi-köle) Batı medeniyetinde Beyaz ve Hıristiyan dışındakiler “öteki”dir. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, fikir hürriyeti ve demokrasi onlar için söz konusu değildir.

Aslında bu değerler bizim değerlerimizdir. Ama Hıristiyan Batı potasında erimiş yerli ve millî olmayan ve aşağılık duygusu içinde kendi millî ve manevi değerlerinden kopmuş, Batı’nın devşirmeleri bize ait değerleri Batı’nın değerleri olarak yutturdular. Batı’nın düşmanlığı her asırda sönmek bilmeyen bir kin ve haçlı zihniyeti ile devam etmektedir. Ve çok uzak değil ama asla yakın da değil. Avrupa’nın İslam ülkesi ve Roma’nın fethine kadar (savaşsız olarak) devam edecektir. Geçmişte Osmanlı halkı Sultan Abdülhamid Han’ı sahiplenmedi. Masonlara ve Siyonistlere yem yaptı. 1911 Trablusgarp, 1912-1913 Balkan ve 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı ile başta Türkler olmak üzere ağır bedeller ödedik. Hatta hâlâ daha bu bedeli ödüyoruz. Türk halkı Menderes’i sahiplenmedi. Demokrasi rayından çıktı ve koolisyonlarla çok sıkıntı çektik. Gençler o günleri bilmiyor. Koalisyonlar olmasaydı bugün kişi başına millî gelir 11.000 değil en az 25.000 dolar olacaktı. Ekonomide Almanya’nın önüne geçecektik. Özal’a sahip olamadık. 28 Şubat postmodern darbesi ile bankalar soyuldu. Ve bunu halk ödedi. Müslümanlar 3. insan muamelesi gördü. Ve 15 Temmuz’da halk Erdoğan’a sahip olmasaydı bugün Türkiye bölünmüş ve işgal altında idi. Muhtemelen iç savaş içinde olacaktık. 15 Temmuz'da hezimete uğrayanlar, referandumda “hayır” çıkması ile daha büyük bir darbenin planları içindedirler. Bugün çok şükür Orta Doğu’da bir nevi huzur ve refah adasıyız. Nimetlerin sebebi de ve aslı da Allahü tealaya aittir. Ama şükredilmezse bu nimet elden alınır. Seçmenlerin bazıları Türkiye üzerine oynanan oyunların ve bütün küfür topluluğunun Türkiye’ye savaş açtığını anlamaktan acizdir. Acaba kalp gözleri mi bozuktur?!.