Musul ve Kerkük

A -
A +
Bu iki şehir Anadolu’nun Türklerin vatanı olmasından çok önce Türklerin vatanı idi. Osmanlının yıkılışı yalnız Türklerin değil bütün Müslümanların en büyük felaketi oldu. “Osmanlı savaşlara mâni, Müslümanlara hâmi idi.”
Musul ve Kerkük bölgesi üzerinde bulunduğu coğrafyanın Anadolu ile Asya ve dolayısıyla Avrupa ile Asya arasında tarihî bir yol ve geçiş mevki özelliği taşıması, içinde yer aldığı Mezopotamya bölgesinin daha ilk çağlardan beri dünyanın en önemli bir merkezidir. Sahip olduğu yer altı kaynaklarının zenginliği ile her zaman için ilgi odağı ve cazibe merkezi olmuştur. İlk çağların en önemli medeniyetlerinden olan Asur ve Babil burada kurulmuştur. Kerkük şehri Asurlular tarafından kurulmuş Musul ise yine bu medeniyetin dinî merkezi olmuştur. İlk Çağ dünyası içinde önemli bir merkez olan Musul-Kerkük bölgesi, İslam medeniyeti içinde de müessiriyetini korumaya devam etmiştir. Hazreti Ömer (radıyallahü anh) zamanında İslam topraklarına katılan Musul-Kerkük, Emevi ve Abbasi devletlerinin belli başlı şehirlerinden ikisi durumundaydı.
Musul-Kerkük bölgesinin Türk tarihi açısından önemli bir yeri vardır. Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi ve burayı vatanlaştırmaları sırasında Musul-Kerkük önemli bir üs vazifesi görmüştür. Emevilerden sonra bölgeye hâkim olan Abbasiler zamanında, Türklerin devlet içindeki müessiriyetlerinin artması, Musul-Kerkük üzerindeki nüfuslarının artmasına da yol açmıştır. Türkler Araplardan ayrı yerleşim birimlerinde yaşamakta idiler. Bu vesile ile bölgede Türk nüfusu hızla artmaya başlamıştır. Nitekim zaman içinde bu şekilde bir altyapı kuran Türkler, yavaş yavaş devletleşme yoluna gitmişler ve sonunda Abbasi halifesine bağlı olsa da Musul-Kerkük bölgesinin de sınırlarına dâhil olduğu ilk Türk devleti olan “Tuluni devleti"ni kurmuşlardır.
Türkistan Türklerinin Batı'ya yönelmeleri, Tuğrul ve Çağrı Beylerle başlayıp Alparslan ile sonuçlanan Anadolu üzerine akınları, burayı bir Türk ülkesi hâline getirirken, yol üzerindeki Musul-Kerkük de nasibini almış ve bölge bir Türk yurdu hâline gelmiştir. Büyük Selçuklu Devletinden sonra, Osmanlı Devleti hâkimiyetine kadar geçen süre içinde Musul-Kerkük bölgesinde Irak Selçukluları, Zengiler, Erbil Atabeyliği, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safeviler gibi birçok Türk devleti kurulmuş ve bu devletlerin hâkimiyeti döneminde de Türkistan’dan gelmeye devam eden Türkmenler sayesinde bölgedeki Türk nüfusu önemli miktarda artmıştır. Bu dönem içinde Moğol istilası ve Timur’un akınları ile de önemli sosyal değişiklikler ve çalkantılar yaşanmıştır. Yavuz Sultan Selim tarafından 1517 yılında Osmanlı ülkesine katılan Musul ve Kerkük şehirleri, sahip oldukları durum itibariyle gittikçe artan bir önem kazanmış ve Kanunî Sultan Süleyman döneminde Musul’un eyalet hâline getirilmesi kararlaştırılmıştır.
T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığının yayın no: 11 Musul-Kerkük ile ilgili arşiv belgeleri 1525-1919 ve Yayın no: 12 Irak Türkleri Bibliyografyası neşredilmiştir. Bu hizmetlerinden dolayı tebrik eder ve bu konuda mevcut olan bütün belgelerin gözler önüne serilmesini temenni ederiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.