Merhaba galibiyet

A -
A +

Bir kötü sezon daha yaşanmakta... Hava buz... Hafta içi saat 8... Yine de tribüne koşan 15 bin cefakar, vefalı taraftar. Önce buna bir saygı duruşunda bulunalım, sonra sahaya bakalım.

Tatsız Fenerbahçe'nin tuzsuz Altay'ı konuk ettiği yeşil zemine çevirdik gözlerimizi, Mesut Özil yedek kulübesinde. Maskesi mutsuzluğunu gizlemeye yetmiyor. Sanırım kaptanlığın, kaptanlık bandını takmaktan fazlasını istediğini henüz kavrayamamış. Kalede genç Ertuğrul, umut veriyor, önünde fiziksel olarak en diri on ağabeyiyle...

Ertuğrul çaresiz kaldı

Maça etkili başlayan Altay. Fenerbahçe hızlı ama savruk, siyah beyazlılar akıllı ve planlı. Hüseyin Göçek'in ne yaptığı belirsiz. Tempolu oyunda es geçilen fauller, pas araları, kaybedilen toplar, pozisyonları baltalıyor, hem heyecanı hem tansiyonu körüklüyordu ki, bir ara top, savunma arkasına koşu, Rayyan'ın vuruşu, Kim'in ayak koyuşu, kontrpiyede kalan Ertuğrul, ağlara giden top. Ancak yediği golden sonra toparlanan Fenerbahçe. İrfan Can o kadar istedi ki, Fenerbahçe kariyerindeki en iyi performansını golle taçlandırdı.

İrfan Can böyle istedi

İsmail Kartal'ın ikinci yarıya başlarken yaptığı Valencia, Nazım hamlesiyle Fenerbahçe vites artırdı. Ferdi sol beke geçti, Osayi sağ açığa çıktı. Takım başka bir şeye oynamaya başladı. elbette İrfan Can'ın orkestra şefliğinde. Serdar Dursun'a golünü attırıp yerini Mesut'a bırakırken zafer kazanmış bir komutan edasıyla terk etti sahayı yıldız oyuncu. Belik muhteşem değildi oyun ama galibiyeti hatırlamak, Kartal'la kazanmak, Sivas'a üç puanla gitmek iyi geldi sarı lacivertlilere. Üstüne koyarlarsa ne âlâ, yoksa yine vah vah vah...

Maçın adamı: İrfan Can Kahveci

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.