Bir de bana Sor!

A -
A +

Ve bir sayfa daha kapandı. İsmail Kartal’ın “Üç kulvarından” elde kaldı Süper Lig! Yenildiğimize mi üzülelim, elendiğimize mi yanalım, ezildiğimize mi utanalım? Yoksa ne güzel bir takım, ne güzel futbol izledik avuntusuna mı sığınalım? Başta teknik direktörü olmak üzere çok sayıda eksikle geldiği Kadıköy’den zaferle ayrılan Slavia, Prag’da da futbol resitali sunarak yolladı bizi evimize. Kibar çocuklar çok da atmadılar! Tabii muhteşem kurtarışlar yapan Altay’ın da hakkını teslim edelim, hezimeti önledi.

Antrenman yaptılar

Zincirden boşalmış deli gibiydi Slavia Prag. “Deplasmanda üç atan, evinde ne yapmaz”ı ispat etmek uğruna saldırmaya başladılar ilk düdükle. Hücum ederken mi daha hızlıydılar, yoksa topu kazanırken mi, anlayamadık! Tisserand’ın kritik hamleleriyle tehlikeyi savuşturduk derken, topu kalemizden çıkarmamız çok gecikmedi. Antrenmanda denedikleri her şeyi yine antrenmandaymışçasına yapan bir takım ve seyreden bizim çocuklar vardı sahada. İkinci golü yediğimizde sahada on kişiydik ama bu bir bahane değil. Zira on bir kişi olmamız da bir şeyi değiştirmiyordu.

Hayal bile kuramadık

Mert Hakan’ın ağzımıza bal çalan golüne rağmen hayal kuramadık. Kulübedeki İsmail Kartal kadar kırıktı kolumuz kanadımız. Adamlar ezberden oynuyor, bizim ne oynadığımız belli değil. Bırakın tura yaklaşmamıza, hayal kurmamıza bile izin vermediler. Aksine gururumuzu kırdılar. Sağımızdan atıp solumuzdan geçtiler, çizgi üzerinde çalım slalomları icra ettiler. Çaresizce izledik. Kimimiz ekran başında, kimimiz saha içinde. Adamların nefesi bitmedi, bizim nefesimizi kestiler. Tek tesellimiz Arda Güler oldu.

MAÇIN ADAMI: Altay Bayındır

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.