Orta Doğu’nun kılıcı Baybars’ın ebediyet seferi

A -
A +
(Sultan Baybars ve Memlük Sultanlığı: -9-)
Sultan Baybars’ın hayatı boyunca yaptığı seferler neticesinde gerek devleti, gerekse de İslâm âlemi için büyük tehlike arz eden Moğolların beli kırılmış oldu. Eski güçlerini kaybettiler ve büyük bir bozguna uğradılar. Diğer taraftan Haçlılar da uzunca bir müddet kafalarını kaldıramayacak duruma düştüler.
 
Artık Orta Doğu’da kısa sürecek olsa da bir sükûnet sağlanmış, Baybars’ın lehine bir hâkimiyyet ortamı oluşmuş oldu. Fakat bu ortamı sağlamak adına ömrü boyunca at üstünden inmeyen ve harbden harbe koşan, Moğolları defalarca yenilgiye uğratan, Anadolu’ya gelişini Allah’ın dinine yardım etme gâyesiyle yapan büyük Sultan, zaferden kısa bir süre sonra Şam’a dönüşünde rahatsızlandı. Muharrem ayının yirmi yedisinde bir Temmuz bin iki yüz yetmiş yedi senesinde vefât etti.
 
Hayatının en verimli bir devrinde ve saltanatının en parlak ve kudretli bir zamanında ölen Baybars, Orta Çağ İslam Türk tarihinin en büyük ve mühim simalarından biridir. Maddi ve manevi birçok hususiyetlere sahip, müstesna bir insandı. Çok güçlü bir vücuda, sağlam bir iradeye, benzeri görülmemiş bir cesarete ve parlak bir zekâya sahipti. Harplerin en tehlikeli anlarında bir nefer gibi, ön saflarda çarpışır, tehlikelerden çekinmezdi.
 
Sultan Baybars dinine çok bağlı olup, dinin emirlerine uymaya çok dikkat ederdi. Âlimlere karşı saygı ve hürmette kusur etmezdi. Halkının işlerini görmek için kadıların başına kâdılkudâtlar tayini usulünü ilk o çıkartmıştır ve Baybars’tan itibaren, Mısır ve Şam’da dört mezhepten de kadı tayin edilmiştir. Bunların başı Şâfi’î kâdısı olmuş, bu gelenek Mısır’da Mehmed Ali Paşa’nın valiliğine kadar (1804) sürmüştür.
 
Fıkhi mevzularda da gayet hassas olan Baybars, içki satış ve kullanımını yasaklamıştı. Emrine karşı gelerek şarap içen en yakın adamlarından Sadru’l-Ban-ı kendi eliyle idam ettirdi. Fuhşu önlemek için hayat kadınlarını koca buluncaya kadar hapsettirdiği anlatılmaktadır. Halkın dertlerine kulak verip tebdil-i kıyafet dolaşarak tebaasının şikâyetlerini dinleyip ona göre tedbirler alırdı.
 
Bir seferinde atlarını bir Müslümanın ekili tarlasına bilerek salan ve mahsule zarar veren askerlerini; “Ben Müslümanları kâfirlerin saldırı ve yağmasından korumak için sefere giderken nasıl olur da bir Müslümana zarar verirsiniz?” diyerek azarladığı ve şiddetli bir şekilde cezalandırdığı vakidir. Yakın komutanlarından Şihabüddin el-Kaymeri’yi İslam beldelerini müdâfaada gayret göstermediği için derhal görevinden azletmesi de kayırmacılıktan uzak, hakkaniyetli bir siyaset takip ettiğini göstermektedir.
 
Devrin her türlü kara ve deniz harp mühimmatının yapımına büyük ehemmiyet vererek, tersaneler inşâ ettirmişti. Harp ganimetlerinin hepsini askerlere dağıtır, böylece askerlerin gönlünü alırdı. Ancak haksızlık ve zulme pirim vermezdi. En hassas olduğu ve müsaade etmediği nokta ise cihat esnasında yılgınlık gösterilmesiydi. Böyle durumlarda ağır cezalar verir, kesinlikle affetmezdi.
 
Bunun en mühim örneklerinden bir tanesi Birecik muharebesidir. Moğollar 1264 kışında Birecik’e taarruz ettiğinde hazırlıksız yakalanan Baybars, ordusunu toplayamadığı için sadece kendi Memlüklerden oluşan hassa birliği ile Birecik’e yardıma koşmak mecburiyetinde kalmıştı. Kahire’den yola çıkan hassa birliğinde kısa süre sonra hoşnutsuzluk çıktı. Askerler develerin bir kısmının hastalanmasını ve bazılarının da telef olmasını fırsat bilerek ayak diretmeye başladılar. Birecik üzerine yürümek yerine, Kahire’ye geri dönmek istediler. Fakat bu durum karşısında geri adım atmayan Baybars, “Burada üç beş deveyle vakit harcayamam. Tek düşüncem, İslamı savunmaktır” sözüyle seferin ve cihadın ehemmiyetine dikkat çekerek, askerlerinin maneviyatını toparlayabilmiştir.
 
En önemlisi ise artık Orta Doğu’nun eski karışık hâli sona ermiş, İslam sancağı yeniden kuvvetli bir şekilde dalgalanmaya başlamıştı. Artık Baybars tarihin ve Orta Doğu’nun talihinin değişmesine vesile olan sultan olarak anılacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.