Ehl-i sünnetin reîsi: İmam-ı azam Ebû Hanife

A -
A +

Geçen cuma (6 Mayıs), İmam-ı azam Ebû Hanife hazretlerinin ölüm yıl dönümüydü. [Hicri (80-150) mîlâdi 699-767)] Ölüm yıl dönümleri vesilesi ile birçok kimse anılmakta, hatta anma haftaları düzenlenmektedir. Her nedense bu tür günleri düzenleyenlerin aklına İmam-ı azam hazretleri gelmemektedir!.. Halbuki İmam-ı azam sıradan bir kimse değildir. İslam tarihinde, rehber edinilen, yolundan en çok gidilen başka bir şahıs yoktur. Bugün bütün dünyadaki Müslümanların dörtte üçü, onun yolundadır. Dünyadaki Müslüman nüfusu 1.5 milyar kabul edecek olursa, bunun bir milyar 125 milyonu onun yolundan gitmektedir. Dini öğrenmede, yaşamada onu kendine rehber edinmiştir. Kalan dörtte birinde de ortaktır. İslâmiyette ev sâhibi, âile reîsi odur. Bütün diğer müctehidler, onun çocuklarıdır. Ehl-i sünnetin reîsi, fıkhın kurucusu odur. Yolu yani mezhebi, Türkler vasıtasıyla özellikle Osmânlı devleti zamanında dünyanın her tarafına yayıldı. Osmanlının resmî mezhebi gibi oldu... Fakat buna rağmen maalesef Türkiye de dahil olmak üzere İslam âleminde son 100-150 yıldan beri sistemli bir şekilde, bu mübarek zat unutturulmaya çalışılmakta, hatta bununla da kalınmayıp sinsi bir şekilde kötülenmektedir. Tabii ki bu düşmanlık sadece İmam-ı azam hazretlerine mahsus değildir, bununla beraber diğer üç büyük mezhep imamı ve meşhur âlimler de bu sinsi unutturma ve düşmanlık tuzağının içindedirler. Mezhep konusunda cehalet almış yürümüş... Mezhebin ne olduğunu, önemini bilenlerin sayısı her gün azalmaktadır. Bakıyorsunuz adam, İmam-ı azam hazretlerinin bildirdiğine yani ictihadına göre, abdest alıyor, namaz kılıyor; lafa gelince de, "Ben mezheplere karşıyım, hiçbir mezhebi kabul etmiyorum" diyor. Kendine yazık ediyor. Hazret-i Ali, bugünleri görüp haber vermiş; "Size bu Kûfe şehrinde bulunan, Ebû Hanîfe adında birini haber vereyim. Onun kalbi ilim ve hikmet ile dolu olacaktır. Âhir zamanda, birçok kimse, onun kıymetini bilmeyerek helâk olacaktır" buyurmuştur. Halbuki biraz insafı olan bu gerçeği görür. Çünkü, İmam-ı azam hazretleri imamların evveli, evlası, eftali ve en üstünü, Müslümanların imamı, Tabiinin yükseği, ümmetin ışığı, imamların, müctehidlerin medâr-ı iftihârıdır. İslâm dünyâsında ilimleri ilk defa tedvin ve tasnif eden odur. Din bilgilerini kelâm, fıkıh, tefsir, hadis, vs. isimleri altında ayırarak bu ilimlere âit kâideleri tesbit etti. BİR BABA ŞEFKATİYLE... Onun menkıbeleri hakkında söylenen sözler, yazılan yazılar anlatmakla bitmez. Hakkında âlimlerin ve velilerin cildlerle kitab yazdıkları İmâm-ı azamın, her halini, kemalini, zekasını, ilmini, içtihad ve istinbatının derinliğini anlatmak imkânsızdır. Fıkıhtaki çok geniş bilgisini ve hele kıyâstaki hârikulâde kuvvetini ve zühd ve takvâdaki ve hilm ve salâhtaki, akıllara hayret veren üstünlüğünü bildiren kitaplar, sayılamayacak kadar çoktur. İmam-ı azam, az söyler, çok düşünürdü. "Ömrümde bir kerre güldüm. Ona da pişmânım" demiştir. Bazı din konularında, talebesi ile başkaları ile münâzara, konuşma yapardı. Bir gece, yatsı namazını cemaat ile kılıp çıkarken bir konu üzerinde talebesi Züfer ile konuşmaya başladı. Konuşma sabah ezânına kadar sürdü. Sabah namazını da kılıp öyle çıktılar. Kendisi zaman zaman dinî konularda münazara yapar fakat yakınlarının yapmasına mani olurdu. Bir gün oğlu Hammad, "Bize müsaade etmiyorsunuz fakat kendiniz yapıyorsunuz!" diye sorunca şöyle cevap verdi: "Biz münazara yaparken karşımızdaki yanılacak kayıp düşecek diye korkudan başımızda kuş varmış gibi dikkatli dururuz. Siz ise, bilakis arkadaşınızın düşmesini, yanılmasını istiyorsunuz. Arkadaşının kayıp düşmesini isteyen, arkadaşını tekfir etmek istiyor demektir. Arkadaşının küfre düşmesini isteyen ondan önce kendisi küfre düşer." İşte İmam-ı azam hazretleri, bir baba şefkatiyle Müslümanları, yanlışlıktan, küfürden korumak için böyle hassas davranırdı. Konuya yarın devam edeceğiz inşallah... NOT: Hakk'ın rahmetine kavuşan yazarımız Mehmet Oruç'un vefatından önce kaleme aldığı yazılarını yayınlamaya devam ediyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.