Kem âlât ile kemâlât olmaz

A -
A +
Eskiler “Kem âlât ile kemâlât olmaz” demişlerdir. Yani kötü araçlarla amaca ulaşılmaz, olgunluğa erilmez; eksik, aksak araçlarla mükemmellik yakalanamaz... Modifiye arabalar kabilinde böylesine bir araya gelen ve tuhaf sesler çıkaran muhalefet partileri üslup ve tavırlarını fena hâlde bozmaya başladılar. Hakaretamiz suçlamalar, küfre varan bir üslup ve daha neler…  Akıllarına gelen her şeyi fütursuzca eleştiriyorlar. Medeniyet unsurları dediğimiz her ne varsa nasibini alıyor bundan. Yollar, hastaneler, havalimanları, okullar, köprüler ve genel anlamda iktidar tarafından ortaya konan her şey... Eleştiri kültürü güzeldir ancak nezaket ve hakkaniyet dairesinde olursa. Meydanlarda ülkenin Cumhurbaşkanına hakaret eden, iftira atan, ağır ifadeler içeren bir dil, ancak ve ancak söyleyeni bulur zira kem söz sahibine aittir! Meydanlarda nasıl ağır mı ağır bir eleştiri yapılıyor, nasıl hakaretler havada uçuşuyor ve hatta küfre kadar uzuyor. Açıkçası bütün bunlar öylesine bir kin ve nefretle yapılıyor ki irkiliyorum. Siyaset içinde biraz nezaket ve ironi olursa, eleştiri yapılırken hak hukuk gözetilirse daha etkileyicidir bana göre. Yapılan hiçbir şeyi beğenmeyen, her şeye burun kıvıran, aşağılayan, yok sayan ve hatta kapatırız, yasaklarız, yıkarız, asarız, keseriz denilen bir ortamda sahicilik de olmaz, güven de duyulmaz. Kültür ve medeniyet unsurlarını gereksiz gören muhalefet böyle konuştukça “siz bedevi misiniz kardeşim” demekten insan kendini alamıyor. İnsanlar uzayda kantonlar kurmaya başladı, siz hâlâ niye köprü, niye hastane, niye yol yaptınız diye tartışıyorsunuz! Mesela, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin şaşaası bu insanları neden böyle hırçınlaştırmıştır anlamak mümkün değildir. Bir imparatorluk bakiyesi olan bu ülkenin Cumhurbaşkanına kendilerince hiçbir şeyi layık görmüyorlar! Çankaya Köşkü'nü yakından görenler bilirler ki artık o bina devrini tamamlamış, yeni şartlara uyum sağlayamayan, birçok anlamda yetersiz kalan bir yapıdır. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bu ülkenin ve bu milletin tapulu malıdır. Peki, bu yaygara nedendir?  Kültür ve medeniyet karşıtı (!) bu insanlar demek ki Osmanlı İmparatorluğu zamanında yaşamış olsalardı muhtemelen şu tartışmalar da yaşanıyor olacaktı: -Yahu çok cami var, Selimiye, Süleymaniye, Sultanahmet ve Fatih Camii'ne ne gerek var canım! -Siz sarayın padişahları, Yıldız, Çırağan, Dolmabahçe saraylarına ne gerek var, devletin paralarını niye israf ediyorsunuz, daha mütevazı köşkler neyinize yetmiyor? -Sen Kayserili Sinan, Koca Sinan, sen bu paraları niye sağa sola savuruyor, israf ediyorsun ey müsrif mimarbaşı! Ne köprüsü, ne camisi, ne hanı ne hamamı? -Ve siz, Mihrimah, Hürrem, Valide Sultan, durmadan köşkler, hanlar, hamamlar, camiler yaptırıp duruyorsunuz, bu paralar babanızın malı mı, niye israf ediyorsunuz bu paraları ey hatunlar? -Ya sen Ey Bâkî, Ey Fuzûlî, Ey Nedim, Padişahın etrafında ne diye geziniyorsunuz ey yalaka şairler? Siz ne gereksiz insanlarsınız! Şiir nedir ki, boş lakırtı! Böyle reddiyelerle muhalefet olmaz… Böylesi muhalefet dili zehirli bir dildir. Üslubu olmayan bir dildir. Bu gergin, saldırgan, reddiyeci ve tekfir edici dil ve üslup kendilerine fayda getirmeyecektir. Bu millet hiçbir şey yapmadan, etmeden devamlı surette yok sayan, eleştiren bu tavrı not etmektedir! Meydanlara inmeyip bütün olup bitenleri dışarıdan tarafsız bir gözle takip eden sessiz çoğunluk, adil bir hakem gibidir. Seçim sonuçlarını da bu sessiz ve adil olan çoğunluk verecektir. Türk milleti ferasetli bir millettir. Nezaket ve nezahet bir kültür ve medeniyet emaresidir. Onlarsız her şey ama her şey etkisizdir ve asla hedefe ulaşmaz! Demek ki neymiş: Kem âlât ile kemâlât olmaz’mış!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.