"Haydi hanımlar boşanmaya!.."

A -
A +
Böyle saçma sapan yazı başlığı olur mu demeyiniz… Aslında siz bu ifadeyi duymaktasınız zira bilinçaltınız kaynıyor zira gece gündüz televizyonlar, gazeteler, sosyal medya, toplumsal ilişkilerimiz bu ifadeyi alenen bize fısıldıyor, siz duymadığınızı zannediyorsunuz! Millet olarak her neye karşı olduk, elin adamı bizlere yukarıdaki unsurlar yoluyla önce kanıksattı, bilinçaltımız ikna edildi ve sonra olanlar oldu. Hemen her gün ilintide olduğumuz hemen her şey biz henüz evli olanlara “boşanınız” diyor… Boşanınız ve özgürlüğünüzü yaşayınız! Geçen yıl boşananlar evlenenlerden daha fazla imiş! Vah ki vah, Aile müessesemiz çatırdıyor ve hiçbir şey yapamıyoruz. Sadece seyrediyoruz. Ortaya “kadın hakları” adı altında kadınlarımızın dimağlarına avuç avuç zehir saçan yerli ve yabancı feminist mahfiller şimdilerde ektiklerini biçmekteler! Gayet memnun olmalılar zira hasılat verimli… Bu ülkede el birliğiyle aile yıkılıyor! Aslında asıl beka sorunumuz aile! Üstat Cemil Meriç, “-izm’ler, idraklerimize giydirilen deli gömlekleridir” derken buna elbette feminizm de dâhildi. Merhum Osman Yüksel Serdengeçti ise “Feminizm hoş fakat boş bir hayaldir” dediğinde bugünleri görseydi ne söylerdi bilemiyorum. Bildiğim ve gördüğüm bir şey var ki o da aile kavramının içinin boşaltıldığı gerçeğidir. Birtakım tedbirler alınmazsa şayet yakın gelecekte bu ülkede boşanacak adam kalmayacak zira kimseler evlenmeyecek! Nitekim bu tezimizi istatistikler doğruluyor. Birkaç saat önce televizyon kanallarını gezinirken uzun yıllardır ekranda olan (güya) bir aile dizisinin fragmanı düşüyor önüme ve dizideki kadın, kocasına “Aman, Çocuklar Duymasın, artık seni sevmiyorum, boşanmak istiyorum!” diyor. Bak sen! Ekrandaki bütün dizilerde zorlama bir “boşanma” mevzuu var. Herkes boşanıyor ve bu durum âdeta özendiriliyor. “Haydi kadınlar boşanmaya” demelerine ise ramak kaldı. Hiç kimse evliliğini tamir etmeyi, çaba sarf etmeyi, evliliği sürdürmeyi denemiyor, direkt boşanma!.. Ünlülerin hayatı daha da travmatik. İsminin anlamı “dünya” olan bir şahsiyet var. Cümle âlem şahit ki bu adam evlilik kurumuyla maytap geçiyor! Kendinden yirmi otuz yaş daha genç kızları para, şan ve şöhretle kandırıyor, senede bir eskisini atıp yenisini alıyor, tabii ki kızlarımız buna teşne… İlginç olanı da her evliliğinde yaş farkını daha artırıyor! Feminist kadınlar, gariban birisi bunu yapsaydı kendisine “sübyancı” yaftasını çoktan yapıştırıvermişlerdi lakin bu adama laf yok! Ünlülerin boşanma davaları toplumun gözüne gözüne sokuluyor âdeta. Toplum katmanları öyle çok seyretti ki böylesi hikâyeleri, öyle çok okudu ki boşanmaların çok olağan, normal bir hadise olduğunu âdeta kanıksadı ve şimdi bilinçaltı kusuyor! Ver mehteri… Artık bu öyle çok görülmeye başladı ki birkaç ay görüşmediğiniz bir arkadaşınıza hâl hatır sorduktan sonra söz aile efradına geldiğinde kısa bir duraklamanın ardından biraz mahcup bir ifadeyle söyledikleri “biz boşandık” sözcüğünü de hayli sık duymaya başladık... Hiç kimse bütün bunları sadece ekonomik sıkıntılara bağlamasın. Bu ülke bir zamanlar bir yatak yorgan, bir kilim ve birkaç tabak tencere ile ev kurup da ömür boyu bir yastığa baş koymuş mutlu insanların ülkesiydi! Şimdi yeni evlenen gençlerin evlerinde sadece eksik olan nedir biliyor musunuz? Güven, evlilik kurumunu yürütme şevki ve inancı, karşılıklı saygı, sevgi, sabır, şükür ve sadakat! Ve aileye saygı… Sadece ama sadece bunlar eksik! E hani bunlar, görücü usulünü beğenmemiş, birbirlerini görerek, beğenerek, severek, flört ederek evlenmişlerdi? Ne oldu?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.