Menfaatçi!

A -
A +
“Menfaat dostu daima dargın olur...”
Bu yazıyı tam yazmaya koyulmuştum ki Genel Yayın Yönetmenimiz İsmail Kapan, Twitter’de bu güzel sözü paylaştı. Bu, yerinde ve anlamlı tevafuk söyleyeceklerimi özetler mahiyette olsa da ben yine de söyleyeceklerimi tarihe not bırakayım diyorum.
Menfaatçi insanı anında tanırız aslında. Öyle ki yanımız yöremiz böyle insanlarla dolup taşmaya başladı. Bu samimiyetsiz ve tamahkâr muhterisler yüzündendir ki insanoğlu tarih boyunca birbirini kırmış, öldürmüş, fitne fücur, dedikodu nedeniyle nice toplumlar helak olmuştur. Yine birçok hayırlı çalışma akamete uğramış, güzellikle çıkılan yollar uzamış, menzile varılamamıştır.
“Bir dost bulamadım, gün akşam oldu” diyen koca Veysel ne de güzel söylemiştir.
Etrafımızdaki dostların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor artık. Dost bildiklerimizi de bir gün öğreniyoruz ki meğer dostumuz değil, menfaat arkadaşımız imiş! Kırk yıl sırtımızda taşıyıp da biraz dinleneyim, yoruldum dediklerimiz, ya o menfaatçiler! Çevremiz kaynıyor öyle değil mi? Bizler mi daha dikkatli bakmaya başladık, yoksa böyle menfaatçi tipler son beş on yılda daha mı arttı kestiremiyorum zira etrafımız bu kabilden insanlarla dolu ve sayısı her geçen gün artıyor sanki.
Bu aralar “Düşman cahil ve cüretkâr, dostlar gafil ve ahmak” sözlerini yeni baştan hatırlıyoruz! Zamanın ruhu bizlere yeni şeyler söylüyor. Lütfen biraz durup dinleyiniz!
Eğitimi, bilgisi, görgüsü, müktesebatı herkes gibi olup da talihi yaver gidenler, hayatları boyunca makam arabalarından inmeyenler, bu lütfun sahiplerini görmezden gelip, bu kıymeti kendinden bilenler çok tuhaf bir hâletiruhiyye içinde kendilerine enteresan bir rol biçerler. Öyle ya onlar vazgeçilmez insanlardır!
Siyasette, medyada, arkadaşlık ilişkilerinde, sosyal hayatta çokça karşılaştığımız böylesi tipleri sosyal medyada da “trol” adıyla biliyor ve tanıyoruz. Onlara göre bu vatanı kurtaranlar kendileridir! Kendileri olmasa hep birlikte batarız, çıkar yol bulamayız, öylesine kendilerine bağlı ve bağımlıyız!
Ne yazık ki siyasetteki bu iyi gün dostlarının da içten pazarlıklı hâllerini gördükçe nedenlerimiz, niçinlerimiz de artıyor. Birbirlerine “çalım” atan sözde dava özde makam ve menfaat adamlarını hayretle ve ibretle seyrediyoruz... Şeyh Küşterî’den beri hayal perdesi böylesi bir aymazlık ve şımarıklık görmedi…
Kimler geldi, kimler geçti…
İhanet ağırdır. Birbirlerinin ardından “film” çevirenler, ihanet edenler ne kadar da çokmuş meğer! Hemen her gün sahneye birileri çıkıyor birileri iniyor! Bu çağ ne kadar da oynakmış ne kadar da kaypakmış…
Kendisine güzel, parlak mevki ve makamlar tevdi edildiğinde bahşedene duyulan büyük minnet ve bağlılıkta aşırıya kaçanlar, bu kazanımlar geri alındığında ise azılı birer düşman kesilirler. Nedense her şey birden çok kötü olur, güya ölümüne savunulan kişi gönderdeki yerinden indirilir, kıyasıya eleştirilir ve ahlak, erdem, fazilet dolu manifestolarla kahramanlık kasılır!
Vefa diyoruz, sadakat diyoruz, diğerkâmlık diyoruz.
Kifayetsiz muhterislerin doymak bilmez iştihaları yüzünden vakar sahibi, şımarmayan, nefsini aradan çıkarmış, gerçek dava insanları daima dışarıda kaldı, çünkü onlar görev istenmez tevdi edilir anlayışıyla hep bir kenarda beklediler…
İyi gün dostları yerine, Üstat Cemil Meriç’in “Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir geleceğe bağlayan köprü” olmak düsturunu kendine şiar edinmiş, Arif Nihat’ın “burçlara bayrak olacak kumaşta” dediği yaradılışta gerçek dava adamlarının liyakat, ehliyet, kabiliyet ve sadakat dolu küfeleriyle bu millete hizmet etmesini bekliyoruz.
Bunca olup biten şey, bunca hayal kırıklığımız yetmez mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.