"Prezident Erdoğan ile tanışmak istiyorum..."

A -
A +
Bu sözler Azerbaycan’ın Şamahı şehrinde yaşayan Şehla Abla'mıza ait. Şehla Abla bir şehit annesi. Oğlu askerde iken şehit edilmiş. Acılı ve kederli bir kadın.
Azerbaycan seyahatimin Gence bölümünden sonra Şamahı şehrine gittik. Şamahı’nın bağrından çıkan şehitler için bir anma programı düzenlenmişti ve konuşmacılardan birisi bendim.
Şamahı, Şirvanşahlar Devleti'ne başkentlik yapmış bir âşıklar ve şairler şehri. Aynı zamanda Halvetî tarikatının İslam dünyasına yayıldığı merkezdir. Bastığınız her adımda tarih konuşuyor, Selçuklu kümbetleri, camiler, türbeler size geçmişi fısıldıyor. Şirvanşahlar düşüyor yâdımıza...
Şamahı’nın genç valisi Tahir Mehmedov’un şu sözleri gerçekten de etkiliyor beni:
-Kardeş Türkiye’den TİKA geliyor, restore edilecek eser var mı diye soruyor lakin ben kendilerine bizim paraya pula ihtiyacımız yok, bizim ilim adamına, sanatkâra, din adamına ve düşünce adamına ihtiyacımız var. Bize onları getirin diyoruz!..
Sonra şehitlerimizi anacağımız salona gidiyoruz. Bütün şehit annelerinin gözleri yaşlı. Acısı henüz taze olan kadın ne kadar çok ağlıyor! Salon ağzına kadar lise ve ortaokul öğrencileriyle dolu. Konuşmamda şehitlik mertebesinin en yüksek makam olduğunu anlatıyor ve vatan sevgisi, millî birlik ve beraberlik ruhundan bahsediyorum...
Bu arada Türk dünyasının milletvekili dediğim Dr. Ganire Paşayeva, Mehmet Akif’ten, Necip Fazıl’dan şiir örnekleri vererek yaptığı konuşmasında Türk milletinin büyük davasını anlatıyor. Kendisini vatanına ve bütün Türk dünyasına adayan bu asil kadının bütün ülkede ne kadar çok çalıştığını görünce kardeş ülke adına seviniyor, bizim adımıza üzülüyorum nitekim bu performansta çalışan bir vekilimizi henüz en azından ben tanımıyorum yazık ki!
Program sonrası, gözleri yaşlı, acı ve kedere gark olmuş bir ablamız yanıma geliyor, önce sarılıyor ve yutkunarak;
Prezident Erdoğan ile tanışmak istiyorum. Ne yapmalıyım? Kendisi çok büyük bir devlet adamı, hayatımda en çok istediğim şey sizin Prezident ile tanışmak, çünkü o şehitler için yüreği yanan birisi. Onu dinlediğim zaman ağlıyorum, ona çok güveniyorum” kabilinden birçok şey söylüyor. (Azerbaycan’da halk, cumhurbaşkanına “Prezident” diyor.)
Şehla Abla'ya bu notu köşemde yazacağıma dair söz veriyorum, lakin Cumhurbaşkanımızın danışmanları bu yazıyı kendisine verirlerse, senden bahsederlerse şayet seni kesin çağıracaktır diyorum… Vermezlerse de benim yapabileceğim bir şey yok diyorum kendisine. Şehla Abla mahcup bir edayla ekliyor:
“Ben ramazan ayında gelmeyi çok istiyorum!"
Şehla Abla’nın bu isteği gerçek olur mu olmaz mı bilemiyorum ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ülkede çok sevildiğini söylemeliyim. Uçakla akşam saatlerinde ülkeye dönerken yanımda oturan Bakü’lü İrade adlı kızımız da utana sıkıla bana;
-Erdoğan’ı seviyor musun? diye soruyor.
Ben de partisini kurduğundan beri oy verdiğimi söylüyorum. İrade birden gülümseyip açılıyor ve ekliyor:
-Onu niye çok seviyorum biliyor musunuz? Geçtiğimiz bir vakitte yedi devlet adamının iştirak ettiği bir toplantıda ülkelerin bayrakları yere düşmüştü. Diğer prezidentler bayraklara bastılar ancak sizin prezidentiniz Türk bayrağını eğilip yerden aldı, ben dedim ki; "bu adam yahşi adam!" Bir de bu yeni havalimanını çok sevdim, gurur duydum, iki ayda iki defa Türkiye’ye geldim, burayı çok seviyorum…
Ve Bakü’de MÜSİAD’ın iftar yemeğindeyiz.
Türkiye’den kalkıp gitmiş bu insanların kardeş ülkede böylesi toplantıları tertip etmesi beni çok mutlu etti. Burada da Cumhurbaşkanımızın MÜSİAD’la ilgili görüşleri veriliyor...
Bu ülkede çok güzel şeyler oluyor ve bizler de bu güzel şeylere minik katkılarda bulunmak için oradayız.
Ve sonuç olarak bu seyahatten anlıyorum ki:
Bir ananın iki evladı/Azerbaycan Türkiye!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.