Gündemde ne var?

A -
A +
Yine siyaset var yine siyaset var…
Siyaset, kanımıza iliğimize işleyen ve hayatımızın en güzel zamanlarını işgal eden enteresan bir mekanizma… Ve modern insan istese de istemese de maalesef bu mekanizmanın birer parçası olmak durumunda kalıyor.
İnsanı kategorize eden, ayıran, parçalayan onu istese de istemese de bir aygıtın nüvesi yapan siyaset, insanoğlu var olduğundan beri kılıktan kılığa girerek hayatımızda var oldu ve var olmaya devam ediyor!
Kabile hayatının yaşandığı ilk çağlarda dahi insanları mobilize eden bir siyaset aygıtının varlığından söz edebiliriz. Topluca yaşamanın en önemli unsuru galiba siyaset mekanizması.
Peki an itibarıyla ülkemizde durum nedir?
Maalesef gündemimiz tepeleme siyaset… Gazetelerimiz, televizyonlarımız, sosyal medya siyaset etrafında şekilleniyor. Neredeyse yazarlarımızın büyük çoğunluğu siyaset yazıyor, siyaset konuşuyor, siyaset yorumluyor. Daha doğrusu medyayı siyasiler tanzim ve tahkim ediyor!
Ekonomi, kültür, spor, magazin, tarım, sağlık, askerlik… Her şey nasibini alıyor bundan. Çünkü artık hayatın kendisini de siyasi erk düzenliyor! Modern hayat böyle şekillense de ülkeler bu şekilde yönetilse de maalesef artık içimizi daraltan, canımızı sıkan, ciddi bir sorun var ki o da aşırı biçimde politize olmuş, aile efradına dahi siyasi nazarlarla bakan ezici bir kitlenin etrafa verdiği huzursuzluktur!
Sosyal medyada olsun, kalabalık yaşam alanlarında olsun, işte, arabada, sokakta… Herhangi bir soruna değinen bir insan çıkmayagörsün! Anında o’cu, bu’cu, şu’cu diye yaftalanan, hakarete uğrayan âdeta linç yiyen insanları gördükçe fikir beyan etmeye korkan insan sayısı artıyor. Dolayısıyla bundan en fazla düşünce hayatımız zarar görüyor.
Oysa farklı fikirler güzeldir, düşünce hayatı zenginleşir, farkına varılmayan eksikler tamamlanır… Namık Kemal bunu ne güzel anlatmış:
Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar.” Yani “Fikirlerin çatışmasından hakikat güneşi doğar”…
Üniversitede çok sevdiğim bir hocam vardı. Halim, selim, görgü ve irfanıyla gerçek bir münevverdi. “Yeni Türk Edebiyatı” dersimize giren Doç. Dr. Ali Bulut Hoca derdi ki: “Dünyada söylenmeyecek hiçbir eleştiri, hiçbir gerçek yoktur lakin usulünce söylenirse…”
Merhum hocamız daima uhulet ve suhulet içindeki bir üsluptan söz eder ve siyaset dilinin de buna tabi olduğunu vurgulardı. Merhum hocamız kendisi de öyleydi, nazik konuşurdu, kızdığı öğrencilere bile kırıcı söz söylemez, kimseyi incitmezdi. Ve kutsal kitabımızda geçen “Kelime-i tayyibe (güzel söz) ve kelime-i habise (kötü söz)” gibi kavramlardan bahsederdi.
Bugün insanlar, siyaset için, politika için bırakınız birbirlerini kırmayı âdeta lime lime doğruyorlar! Sosyal medyada insanların önüne atıp, linç edip itibarsızlaştırarak "medeni ölü" hâline getiriyorlar ki bu berbat ahlak gittikçe yaygınlaşıyor!
Aklı başında sandığımız, yaşı kemale ermiş, abla, ağabey pozisyonlarındaki kimselerin de bu kabilden fiillere iştirak etmeleri ise en büyük hayal kırıklığımızdır…
Kimi insanların dünyalık menfaatler için, makam ve mevki için siyaset mekanizmasını kullanarak birbirine düştükleri gerçeğini de görmek lazımdır. Oysa siyaseti bir hizmet alanı olarak görmek istiyoruz. Nitekim siyaseti halk için yapan, insanlara hizmet için yapan, vatan ve millet için yapan, yarınlarımız için yapanlara ise söyleyecek sözümüz yoktur ve elbette onlara teşekkür borcumuz vardır.
Hasılı gündemimize siyaset dışından şeyleri de dâhil edelim. Kâinat defterinden ne güzellikler ne kıymetler var farkına varmadan, okumadan geçip gittiğimiz. Sosyal hayatın dışında hâletiruhiyemizin de kendi gündemi olsun zira hayat siyasetten ibaret değildir!
İnsanın gündemi kendisi olmalıdır!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.