Otoban çakalları!

A -
A +
Derdimiz orman çakallarını yermek değil… Nitekim ormanda kendi fıtratlarının gereği yaşayan bu hayvancıkların gerçekten de kimselere bir zararları yok. Bizim kastettiğimiz şehrin göbeğinde kendi kusurlarını kapatmak için masum insanlara insanın yaradılış seciyesine zıt bir şekilde saldıran iki ayaklı çakallar! Rahmetli anneciğim, terbiye yoksunu, edepsiz, ahlaksız kimselere “çakkal” derdi. Hatta yanına bir de “çukkal” sözcüğünü getirip bir de ikileme yapardı. Ancak rahmetli bugünleri görseydi bu sözcüğün de bazı kimseler için çok hafif geldiğini, kifayetsiz kaldığını düşünürdü herhâlde... Hamile kadınla eşine saldıran ve arabalarının üzerinde ayı misali tepinen iki kardeşi bütün Türkiye hep birlikte dehşetle ve ibretle gördü. Bugünden sonra bakalım daha neler göreceğiz! Bu çakalların bu rezil görüntülerini ilk kez Türkiye gazetesinden sevgili Canan Eraslan’ın duyarlı Tweet'inde gördüm. Bu görüntüler hakikaten kanımızı dondurdu. Artık hiçbir yerde, arabamızda, evimizde, cadde ve sokaklarda güvende olmadığımızı anladık. Bu meseleye bakan adli mercilerin “tutuklama” kararı son derece isabetli olmuştur. Umarız ki yargılama süreci de böyle hakkaniyetli olur. Bu milletin gözleri önünde cereyan eden bu kabilden olayların bir daha vuku bulmaması için de devletin sert tedbirler almasında ve uygulamasında fayda vardır. Toplumdaki şiddet eğiliminin nereye kadar sirayet ettiğini, hangi boyuta ulaştığını gördük. Bu milletin dokusunda bu fiiller yoktu, hamile eşinin yanında adam tartaklama, saldırma, hakaret etme, ev, araba basma fiilleri racona(!) ters idi… Emin olunuz bu haramiler çoğalıyor… Emniyette âdeta karşılama yapılarak el sıkışılan, üç beş kuruş parasıyla, zincir dükkânlarıyla her şeyi yapacaklarını sanan bu heriflere adalet iyi bir tokat atmıştır lakin korkarız ki üç beş güne kalmaz ilk duruşmada salınıversinler! Ve bu da diğer eşkıyalığa meyyal çakalları cesaretlendirsin! Korkuyoruz… Bu çakallar adam değil, bunlara asla acımamalı, asla taviz verilmemelidir. Delikanlı bir adam hakkına razı olandır. Delikanlı adam, hanımın yanında hiç kimseye saldırmayandır. Delikanlı adam, meselelere, hadiselere uhuletle ve suhuletle yaklaşan adamdır. Diğer bir deyişle aklıselim ve kalbiselim olan adamdır. Delikanlı adam hanımefendilere el kaldırmayan, onlara saygıda kusur etmeyendir. Adamlık öyle para pul ile, mal mülk ile şan şöhret ile alınmaz da satılmaz da! Bizim kültür ve medeniyet dairemizde eşref-i mahlukat denilen yani yaratılmışların en şereflisi olan insan gerçekten de yüksek bir mertebede ve makamdadır. Ancak hâl, tavır, hareket, iyi bir kul olup olmamaktaki özgürlüğüne binaen esfele safilin (en aşağı yer, şerefi üzerinden alınmış, zalim, ahlak yoksunu kimse) ile eşref-i mahlukat (yaratılmışların en şereflisi) arasındaki o engin yükseklik arasındaki yerini, konumunu insan kendisi tercih eder, belirler... Yani insan nereden gelip nereye gittiğinin farkında olan ve ona göre hâl ve tavırlarını, dünyaya ait telakkilerini düzenlemekle memur olan varlıktır. İnsan başıboş bir hayvan gibi davranamaz. Bu arada hayvan "canlı” demektir. Ünlü mutasavvıf Niyazi Mısri bakınız bu hususta ne diyor o meşhur dizelerinde: “Kande gelir yolun senin ya kande varır menzilin,Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvân imiş. Hasılı insan dediğin, hayvan misali ilk aklına geleni, nefsinin istediğini yapamaz, o yaradılışının gereklerini yapmakla mükelleftir. Sözlerimizi Alvarlı Lütfü Efe’nin “incitme” redifli şiiriyle bitirelim: “Felekte hâsılı insân isen bir cânı incitme. Günahkâr olma fahr-i âlem-i zî-şânı incitme.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.