Afganistan çıkmazında...

A -
A +
Yine Afganistan yeniden Afganistan…
 
Adım adım burka giydirilen bir Afganistan’a doğru giden gelişmeler ne yazık ki ülkeyi sonsuz bir kaosa sürüklediği gibi Orta Asya için de yakın ve uzak vadede tamiri zor bir karanlık geleceğin habercisi gibi…
 
Afganistan’ın kuzeyinde yani bizim “Güney Türkistan” dediğimiz coğrafyada Taliban güçleri şehir ve ilçeleri zapt ettikçe o bölgede yaşayan soydaşlarımızın da karanlık, acı ve gözyaşı dolu günlerinin başladığını ifade edelim.  
Maalesef bu ülkeye sadece sefalet, acı ve gözyaşından başka hiçbir şey götürmeyen Rusya ve ABD hâlâ ülke için hayırlı bir adım atmazken var olan durumun daha da kötüye gitmesi için yarış hâlindeler.
 
Uzun upuzun yıllardır bölgede bulunan ABD ve NATO üzerine düşeni gerçekten yaptı mı? Keşke yapsaydı! Keşke Taliban gibi bir habis uru ülkenin bağrından kesip atabilseydi, keşke ülkede huzuru, sükûnu ve demokrasiyi tesis edebilseydi!
 
ABD ve NATO merkezî hükûmetin yanında durarak ülkenin kısmen nefes almasını sağladı, kısmen demokrasi için, halkın güvenliği için koruma sağladı vs. Şimdi ülkeden çekilirken merkezî hükûmeti de aslında yüzüstü çok zor durumda bırakıyor.
Peki, Afganistan Türkiye için ne ifade ediyor?
 
Aslında tarihî ve kültürel bağlarımızın çok eskiye dayandığı bu ülke, bizim için hâlâ önemini koruyor zira Güney Türkistan dediğimiz bölgede milyonlarca soydaşımız yaşıyor daha doğrusu yaşamaya çalışıyor. 
Bölgedeki Türklerin lideri Mareşal Raşit Dostum, merkezî hükûmete Özbek Türkçesinin devletin resmî dillerinden birisi olmasını kabul ettirmiş, kendi halkının maddi ve manevi hakları için ipi göğüslemiş bir lider. Şimdi bölgedeki Türklerin, Taliban’ın ilerlemesi karşısında merak ettiği husus şu:
 
Mareşal Dostum, müzakereyi mi yoksa askerî mücadeleyi mi seçecek? 
Afganistan özelinde yorum bildiren yerli ve yabancı analistlerin, ısrarla görmezden geldikleri, hiç hesaba katmadıkları Güney Türkistan bir hakikattir… Adriyatik’ten Çin Seddi'ne kadar bütün bağımsız Türk devletlerinin ortak gerçeğidir aslında. Güney Türkistan, Taliban’ın eline geçerse, Orta Asya koridorunun kalbine zehirli bir bıçak saplanmış olacaktır.
 
Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin en büyük korkusunun radikal ve Ehl-i sünnet karşıtı zehirli akımlar olduğunun altını çizelim ve özellikle Kazakistan ve Özbekistan’ın bu anlamda çok katı tedbirler aldığını da ifade edelim.
Peki, alınan tedbirler yeterli midir? Taliban, DEAŞ gibi ne idüğü belli olmayan bu akımların nasıl yayıldığını, şartlar oluştuğunda kullanışlı aparatlar olarak ülkelerin başına nasıl bela edildiğini bir kez daha analiz etmelerinde fayda vardır.
 
Adım adım burka giydirilmekte olan Afganistan’ın merkezî hükûmetine bağlı ordu, Taliban’ın vahşi tazyiklerine direnecek güçte değildir. Afganistan kamuoyunun ezici bir çoğunluğu Taliban karşıtı ve burkalı günlere dönmek istemiyor. Taliban ise “Emîrlik” kurmaktan söz ediyor! Bunun anlamı şu: Yani bütün dünyanın gözü önünde Taliban Afganistan’a el koymaktan bahsediyor, devletleşmekten söz ediyor! Afganistan karanlık günlere doğru yürüyor...
Böyle kaotik bir ortam var Afganistan’da... 
 
Şimdi herkesin merak ettiği husus şudur: Türkiye-Macaristan-Pakistan ile varsayılan güç oluşturulursa Kabil Havalimanın korunması yanında Taliban ile bir diplomasi köprüsü de kurulacak mı? Bu gücün Afganistan’da olmasını kesinlikle istemeyen Taliban’ın tavrı ne olacak? Bölgenin önemli iki aktörü olan Rusya ve Çin bu meseleye nasıl yaklaşacak? Taliban “Emîrlik” dediği kukla devleti kurarsa ABD’nin tavrı ne olacak? Hâsılı Afganistan yine çok acılı ve sancılı günlere gebe.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.