Hiç merhametiniz yok mu?

A -
A +
“Adalet, merhamet, insaf gerektirir ehl-i imane
Mürüvvet et kıyas-i nefs ile zulmetme insane”
                                             Alvarlı Lütfi Efe
 
Maalesef merhamet duygusunu yitiriyoruz...
“Merhamet ediniz ki merhamet edilesiniz” buyruğunu bütün caddelere, sokaklara, evlere, okullara yazsak acaba derin uykulara yatırdığımız merhamet yeni baştan can bulur mu, dile gelir mi?
Hayat denilen bu kurtlar sofrasında binbir çeşit dert ve sıkıntı ile boğuşuyor insanoğlu. Esnaf müşterisini, işveren işçisini, zengin yoksulu, güçlü zayıfı, ev sahibi kiracısını imkânı miktarınca binbir sıkıntıya düşürmekte, hâlinden anlamamakta...
Önceki gün kızımın üniversitede okuyan bir arkadaşı, İstanbul’da bütçesine uygun bir yurt bulamadığını, kiraların çok pahalı olduğunu, çaresiz kaldığını ve mecburen her gün Kocaeli-İstanbul arasında gidiş geliş yapacağını söylemiş!
Gencecik bir kız çocuğunun, çaresizlik içinde ürettiği çözüme bakınız! Her gün okumak için iki farklı şehir arasında seyahat edecek… Hadi diyelim Kocaeli ile İstanbul arası taş çatlasın 100 km... Zaten Kartal’a kadar Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin otobüsleri cüzi ücretlerle yolcu taşıyor. Kızımız bu anlamda şanslı diyelim. Peki ya uzaktan gelen öğrenciler? Kars’tan gelenler, Burdur, Afyon, Tokat, Amasya, Elâzığ ve Sinop’tan gelenler ne olacak?
Ne yazık ki üniversite şehirlerinde ev kiraları üç dört katına çıkmış durumda. KYK yurtları yetersiz kalıyor ve ihtiyacı bütünüyle karşılayamıyor. Özel yurtlar ateş pahası. Senelik 15 bin lira ile 70 bin liralara ulaşan fiyat tarifeleri var ki özel yurtlar da ihtiyacı karşılayamıyor zaten…
Başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Bursa, Adana vb. emlakte artık hayallerimizin sınırlarını zorluyor. Satılık ve kiralık evler uçuk fiyatlara çekilmiş! Satılık evleri sabit gelirli vatandaşların alma imkânı yok gibi. Allah aşkına iki odalı bir daire 1 milyona nasıl satılır? Ve bu fiyata alıcı nasıl bulur? Ve bu alıcılar bu kadar parayı küçücük bir beton yığınına nasıl verebiliyorlar? Çok ilginç!
Etrafımdaki insanlara soruyorum, bu neyin nesidir diyorum… Kimileri, ülkeye yığılan yabancı insan kaynaklarını sorumlu tutuyor, kimileri bu uçuk fiyatların arka planında kara para aklama işlerinin yattığını düşünüyor, kimileri de hızla artan nüfusa konut stokunun yetmediğinden bahsediyor! Aslında hiç kimse neden böyle olduğunu net bir biçimde açıklayamıyor.
Markete gidiyorsunuz dün aldığınız ürün yine zamlanmış, pazara gidiyorsunuz meyve ve sebze uçmuş, ev kiralamaya veya satın almaya gidiyorsunuz bir bakıyorsunuz asıl kıyamet orada kopmuş, emlak piyasası hayal âleminde! Merhameti bilmeyen, insafı ise hiç tanımayan zıvanadan çıkmış bir serbest piyasa ekonomisi!
Açıkçası bu yazdıklarım içinizi karartsa da bizim hazin gerçeğimiz.
Devletin özellikle büyük şehirlerde insaf sınırlarını aşan konut fiyatları üzerinde ciddi bir çalışma yapması şart olmuştur nitekim gelir düzeyi düşük, sabit gelirli insanlar hakikaten çok zor durumdalar. Emlak baronları merhamet etmiyorsa devlet bu soruna neşter vurmalı ve şehirlerde semtine göre konut satışında da kiralamada da bir fiyat skalası belirleyerek bu fiyat aralığını zorunlu tutup takibe almalı, gerekirse konut vergilerini müşteriye sundukları değerler üzerinden artırma yoluna gitme kabilinden ağır yaptırımlar uygulamalıdır.
Ben yaptım oldu mantığı ancak kurtlar sofrasında olur.
Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir. Gözü doymak bilmeyen, aç gözlü rantiyeci çevrelere, dur diyecek çözümleri hayata geçirerek, geniş kitleleri rahatlatmalı ve gün geçtikçe ağırlaşan bu sorunlara bir an önce neşter vurmalıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.