Türk Konseyi: Diriliş!

A -
A +

“Dilde, fikirde, işte birlik!”

Merhum İsmail Bey Gaspıralı’nın yüz elli yıl önce sarf ettiği bu düşünceler bugün Türk dünyasını motive eden bir mefkûre olarak tarihî bir işlev görüyor. Türk Konseyi, “altı devlet tek millet” olarak Türk milletinin önünde çok önemli tarihî bir aralık açıyor.

Dünya jeopolitiğinde topluluk hâlinde ortak kararlar alma, güç birliği yapma, ortak değerler etrafında yeni stratejiler belirleme artık bütün ülkeler için hayati öneme haiz. Türk Konseyi’nin diğer ülke ortaklıklarından farkı, ayırt edici özelliği, bağımsız altı ülkenin millî ve etnik bir konseptinin olmasıdır.

Türk Keneşi liderleri cuma günü İstanbul’da toplanıyorlar.

Gittikçe ağırlaşan global ölçekli ekonomik sorunlar ve güvenlik başta olmak üzere birçok konunun bu zirvede masaya yatırılması ve ciddi kararlar alınması bekleniyor. Türk Konseyi Başkanlığı’nın Azerbaycan’dan Türkiye’ye geçtiğini hemen belirtelim.

Aslında Türkmenistan Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov’un bu zirvedeki tavrı merak ediliyor zira Türkmenistan’ın henüz tam üyeliği bulunmuyor! Türk Konseyi’ne tam üyeliğine kesin gözüyle bakılsa da ketum bir kişiliği olan Berdimuhammedov'un böyle bir sürpriz yapıp yapmayacağını bekleyip göreceğiz…

Türk Cumhuriyetleri, askerî teçhizatların yenilenmesi, orduların dönüşümü, askerî personelin yetişmesi gibi hususlarda iş birliğini önemsiyorlar. Türk Cumhuriyetleri doğalgaz, altın, maden ve enerji zengini ülkeler ve Türkiye’nin de bu konuda ciddi anlamda sıkıntıları bulunuyor. Bu hususların da masaya yatırılacağını söyleyebiliriz…

Yine karşılıklı ticari anlaşmalar, ithalat ve ihracat kotalarının artırılması, jeopolitik dengelerin tartışılıp önemli kararların alınması gibi konuların da bu zirvede gündeme gelmesi söz konusu.

Geçtiğimiz günlerde Rus basınında çok ilginç bir haber yer aldı. “Türkiye; Türk Devletleri Birliği ve İHA diplomasisi ile Orta Asya’da Türk NATO’sunu hayata geçiriyor!” şeklindeki bu haberin tam da zirve öncesinde yayınlanması Rusya faktörünü akla getiriyor.

Rusya’nın ve Çin’in Türk Konseyi’nin faaliyetlerini yakından takip ettiklerini söyleyelim. Rusya, dün olduğu gibi bugün de tedirgin ve Türk devletlerinin yakınlaşmasından rahatsız. Çin ise Türk Cumhuriyetlerini kendine bağımlı hâle getirmek için pek çok alanda stratejik adımlar atıyor!

Türk Cumhuriyetlerini Rusya ile fazla içli dışlı olmakla suçlayan bazı çevrelerin gözden kaçırdığı hakikat ise şudur: Gerek Çarlık ve gerekse Sovyetler Birliği zamanında Türk coğrafyalarının Rusya ile asırlar süren birliktelikleri, bu ülkeleri kültürel, siyasal, ekonomik ve askerî anlamda Rusya’ya bağımlı hâle getirmiştir. Bu gerçeği herkesin hatırlamasında fayda vardır.

Türk Cumhuriyetlerinin gerek dış politikada gerekse de uluslararası siyasi ilişkilerde kendi jeopolitik dinamiklerinin elverdiği ölçüde Türk Konseyi bünyesinde daha güçlü gelecek tasavvuru geliştirmeleri uzun yıllar sürecek sağlam ve güvenilir ilişkilere bağlıdır.

Şimdi her biri henüz otuz yaşında olan Türk Cumhuriyetleri, kendine dönüş programlarıyla uzun ve önemli bir yola çıktılar. Bu yolda en tecrübeli olan büyük kardeş Türkiye, onların izin verdiği, istediği ve talep ettiği ölçütlerde yakınlaşıp bu kardeşlik hukukunu reel bir anlayışla güçlendirip, sağlamlaştırıp, güncellemelidir!

Cuma günü İstanbul’da yapılacak Türk Konseyi Zirvesi’ne Elbaşı Nur Sultan Nazarbayev’in ilk kez katılmayacağı söyleniyor. Türk Dünyasının Ağabeyi ve Türk Konseyi’nin kurucusu olan Nazarbayev’in niçin böyle bir karar aldığı merak konusu!

Umarız ki bu zirve bir dirilişe kapı aralar!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.