Bugün tatil!

A -
A +

Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bütün okullar bugün yarıyıl tatiline giriyor.

Tam beş aydır okula giden bir milyon 112 bin öğretmen, 18 milyon öğrenci pandemi şartlarında eğitim ve öğretim hayatlarına kesintisiz bir şekilde devam ettiler.

Bu aslında büyük bir başarıdır zira okullar açıldığında vaka sayısında anormal artışlar bekleniyordu nitekim bu sanıldığı gibi pik yapacak bir noktaya gelmedi. Bunda elbette alınan tedbirlerin katkısı büyük.

Eskiden gazetemizde de makaleler yazan Millî Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer Beyefendinin kararlı tavrı ve yaklaşımıyla okullarımızda tam bir buçuk yıl kesintiye uğrayan eğitim ve öğretimdeki kayıplar bu beş ayda büyük oranda telafi edildi.

Gözlemlerimize göre bu dönemde en büyük problemi öğretmenlerimiz yaşadı. Her gün en az dört en fazla on saat arasında değişen süreler boyunca otuz ila kırk kişilik sınıflarda maske ile ders anlatmaktan gerçekten yoruldular. Ciğerleri yıprandı. Bu hakikaten büyük bir fedakârlık…

İş kolları arasında eve iş götüren mesleklerin başında öğretmenler geliyor! Yazılı kağıtlarını okuma, soru hazırlama, öğrenci projelerini takip etme, velilerin telefonlarına yetişme vs. gibi yığınla ev işi var öğretmenin çünkü okulda bulunduğu zaman zarfında derse girmek zorunda! Teneffüs araları ise okulun derecesine ve konumuna göre 10-15 dakika ile sınırlı.

Şimdi "15 tatil" denilen süreç başlıyor. Aylardır nefes aldırmayan maskeler ardında konuşan bir milyon öğretmen artık nefes almak istiyor. Her tatilde bir haftanın “Seminer” adı altında öğretmeni bağlayan programlarla doldurulması öğretmenlerimizin dinlenmelerini engellediği gibi faydalı da olmuyor!

Tabii bir de öğretmenin ilgi alanı, isteği, bilgi birikimi gözetilmeksizin iki haftalık tatil evresinde en az bir haftanın “seminer” adı altında bağlayıcı bir şekilde öğretmenin bu toplantılara mecbur bırakılması çağın gerçekleriyle de uyuşmuyor! Öğrenciler dinlensin deniliyor lakin en çok yorulan öğretmene yine iş yükü veriliyor oysa dinlenmiş bir öğretmen daha verimli olabilir!

Bireyin kendi ilgi alanıyla, mesleğiyle doğrudan ilintili hususlar yazı veya video kanalıyla öğretmenlere ulaştırılabilir kanısındayım. 40 yıl önce birileri zamanın şartlarında hadi “seminer” yapalım demiş ve bu zaman içerisinde bir teamül hâline getirilmiş… Oysa uzay çağındayız. Her türlü bilgiye anında ulaşmak mümkün! Hele bu insanlar eğitim öğretim hayatının içinde olan öğretmen kitlesi ise zaten her an bilginin içindeler!

En çok okuyan kesim öğretmen kesimidir!

En çok kendini yenileyen kesim de öğretmen kesimidir!

Ve devlet kurumları içinde işini bir dakika dahi aksat/a/mayan mesleklerin başında öğretmenler gelir. Zaten iki dakika gecikse bütün öğrenciler dakikasında koridora dökülür yani böyle derse geç girme, arkadaşlarla sohbete dalma şansı da yoktur öğretmenin!

Artık MEB öğretmenini daha fazla koruyup kollayan bir yaklaşım içinde olmalıdır. Öğretmenin de nefes almaya ihtiyacı var! Bırakınız öğretmenlerimiz iki hafta nefes alsınlar. Dinlensinler, aileleriyle ilgilensinler, ilgi alanlarına daha fazla zaman ayırsınlar, ne istiyorlarsa onu yapsınlar.

Bu pandemi şartlarında en büyük fedakârlığı yapan doktorlarımız, hemşirelerimiz ve bir de öğretmenlerimiz iki ateş arasında kaldılar. Bir taraftan aileleri ve kendi sağlıkları öte yandan sorumlu oldukları hastalar, öğrenciler vardı karşılarında… Bütün olumsuzluklar bir yana koyulup canla başla işlerini yaptılar. Öğretmenlerimiz şimdi iki haftalık tatilde artık dinlenmek istiyor haklı olarak.

Hasılı bu “Seminer” meselesi mutlaka masaya yatırılmalıdır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.