"Türkiye’ye doyamadan gidiyorum!.."

A -
A +

Diplomasi son günlerin en önemli kavramı.

Çünkü diplomasi hem ülke içinde hem de uluslararası arenada en etkili, en kalıcı ve en yapıcı iletişim kanalıdır. İnsanlık hemen her alanda diplomasi kanalıyla iletişim kuruyor, diplomasi yoluyla sorunlarını çözüme kavuşturmaya çalışıyor.

Diplomasi kanalları içinde en etkili yöntem olmasına rağmen ne yazık ki “Kültür Diplomasisi” neredeyse hatırlanmıyor, en geriye bırakılıyor. Antalya Diplomasi Forumu’nda Türk Devletleri Teşkilatı’ndan önemli bir diplomatla sohbet ederken, Cengiz Aytmatov, Bahtiyar Vahapzade ve Cengiz Dağcı’nın Türk dünyası üzerinde bıraktığı güçlü tesiri, başka hangi enstrüman bırakabilir, diye sorduğumda şaşkınlıkla ve belki de mecburiyetten bana katılmak durumunda kalmıştı.

Maalesef her türlü diplomatik temas, çağın ihtiyaçlarından mütevellit olsa gerek siyasi, iktisadi ve askerî alan içinde hapsoluyor! Türk dünyası çerçevesinde meseleye baktığımızda ise kültürel çalışmaların halka inemediğini, kardeş halkların birbirleriyle sosyokültürel ve akademik alanda yakın iş birliğine yeterince giremediklerini gözlemliyorum.

İşte bu süreçte kültür diplomasisini sonuna kadar kullanan tek bir diplomat tanıdım. Kazakistan Türkiye Büyükelçisi Abzal Saparbekuly… Büyükelçiliği süresince Kültür Diplomasisini önceleyen bir yaklaşım sergiledi hep. Yarın ülkemizden ayrılacak olan Sayın Büyükelçi’nin veda yemeği daveti üzerine kendisine “Türkiye sizin için ne demekti?” diye sordum ve başarılı Büyükelçi, şunları söyledi:

Benim için Türkiye ne demek? 

Üniversiteli olduğum, en güzel yıllarımı geçirdiğim, olgunlaştığım ülke demek! Ülkeme döndükten bir süre sonra talihin beni yine bağrına gönderdiği, diplomatik kariyerimin başladığı çıkış noktası demek!  Önce Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreter Yardımcılığı görevini ifa edip, sonra Büyükelçi olmam demek… Bu üst seviyedeki görevleri Türkiye’deki dostlarım ile başardım. Türkiye benim için uğurlu ülke demek!

Diplomat, sadece bir devletin temsilcisi değil, aynı zamanda milletinin de bir aynasıdır.  Bu süre zarfında hem Kazakistan hem Türkiye için görev yaptığımı düşünüyorum. Ülkemi ve milletimi en güzel şekilde temsil etmek istedim... Ve tabii ki Türk dünyası için çaba harcadım. Türk iş dünyasıyla, Kazakistan'daki fırsatları değerlendirmek için çok ama çok çalıştık. Son 5 yılda Türkiye’den Kazakistan’a toplamda 1,8 milyar dolayında yatırım geldi ki bu da son 30 yıldaki yatırımların %40’ı demektir.

Pandemi döneminde Kazak-Türk kardeşliğinin dayanışmasına öncülük yaptık. Bu zor günlerde Kazakistan’a ilk ve en kapsamlı yardımı yapan ülke kardeş Türkiye’dir. Kazak Kulübünü Anadolu’nun birçok şehrine taşıdık. Sanatçılarımız onlarca konser verdi. Kazak edebiyatını Türk kamuoyuna tanıtmak için 50'ye yakın kitap tercümesinin yapılmasına ve onlarca kitabın yazılmasına önayak olduk. Kültür Diplomasisinin kardeş ülkelerin kaynaşmasındaki rolünü önemsedik. Türkiye’de yaşayan Kazak gençleri ve 'Kazak diasporası' ile yakından ilgilendik... Ve bize ayrılan vakit doldu. Anavatan Türkiye’ye doyamadan gidiyorum!.."

Büyükelçi Abzal Saparbekuly, Kazak edebiyatından 50’ye yakın kitap tercümesi yaptırdı, yazarlara ve akademisyenlere kitaplar telif ettirdi, yazarları madalyalarla ödüllendirdi ki bunlardan birisi de benim! Türk devletleri içinde Kültür Diplomasisini en üst seviyede kullanan ülke hiç şüphesiz Kazakistan!

Çok boyutlu diplomasinin, iyilik ve nezaketin üstadı, Büyükelçi Abzal Saparbekuly’ye her iki kardeş ülke arasında ördüğü sağlam köprüler için teşekkür ediyor, yeni görevinde başarılar diliyorum...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.