Emlakçı Kanunu niye çıkmıyor?

A -
A +
Türkiye ekonomisi inşaat sektörüyle büyüyor. Da... ne müteahhidin bir sorumluluğu var, ne de alım satım işinde aracılık eden emlak komisyoncusunun!

"Türkiye'de 76 milyon emlakçı var" sözünü duymuşsunuzdur mutlaka. Bir mesleğin yerlerde süründüğünü bundan daha iyi anlatan bir söz düşünemiyorum doğrusu.
Türkiye'de her sene 400 milyar lira değerinde bir gayrimenkul el değiştiriyor ve bu gayrimenkulün alım satımına aracılık eden şahıs veya firmaların bağlı bulunduğu resmî bir kurum yok. Ondan da acısı, kanun yok!
Geçen haftaki yazımda bu sektörü ele almış ve Batı ile mukayese etmiştim. İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa aradı. Bir dokundum, bin dert işittim.
Aşa "İngiltere'de emlak komisyoncusuna lord unvanı veriliyor, bizde ise 'simsar' deniyor" diye dert yandı. 5362 Sayılı Kanun'da "esnaf" diye tanımlanıyor. TOBB Kanunu'nda "tacir" deniyor. Borsa Kanunu'nda "tellal" deniyordu, şimdi "simsar!"
Türkiye inşaat sektörüyle büyüyor ve çok ciddi meblağlarla ifade edilen gayrimenkul el değiştiriyor. Bunun önemli bir kısmının alım satımında rol alan emlak komisyoncusunun ne doğru dürüst örgütü var, ne de kanunu! Bu kadar büyük meblağların döndüğü bir ortamda emlakçının hiçbir sorumluluğu ve yetkisinin olmamasının vahametini düşünebiliyor musunuz?
Daha önce Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı olduklarını bildiren Nizamettin Aşa, "Bakanlık TS-11816 Zorunlu Meslek Standardı getirmiş ve denetleme yapıyordu. Sonraları emlak komisyoncuları Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne bağlandı. Tapu ve Kadastro, 'Sizin bizimle hiçbir ilginiz yok' diyor. Bakanlık ise 'Bize bağlı değilsiniz' deyip ilgi göstermiyor" dedi. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlı.  
Türkiye'de emlak komisyonculuğunu Batı standardında ve profesyonelce yapan var tabii. De... bu kadar denetimsizliğin olduğu ve hiçbir kaydı bulunmayan kişilerin komisyonculuk yaptığı bir ortamda onlar işlerini daha iyi yapmak için ne kadar gayret sarf edebilirler ki?
Böyle bir haksız rekabet varken, işini düzgün ve kuralına uygun yapan sıkıntı çeker elbette. Bu sıkıntının bertaraf edilmesi ve hem kamunun, hem alıcının menfaatlerini korumanın tek bir yolu var; o da, sistem. Yetki ve sorumlulukların kanunla tayin edilmesi ve müeyyidelerin konulması lazım.
Nizamettin Aşa'ya emlak komisyoncusu tarafından suiistimal edilen kişi ve kurumların mağduriyetini telafi etme hususunda ne yaptıklarını sordum. "Çağırıp ifadesini alıyoruz" dedi. "Hatası varsa ya da haksız kazanç sağlamışsa, o kazancı mağdura ödemesini istiyoruz." Hepsi o! Şayet o komisyoncu Oda'ya üye değilse, o da yok!
Bana müracaat eden mağdurların şikâyetlerini söyledim. "Savcılığa şikâyette bulunsunlar" dedi. 
Nizamettin Aşa, İzmir, Adana, Ankara, Samsun gibi illerdeki oda başkanlarıyla görüştüklerini ve 26 Aralık'ta Adana'da toplanacaklarını bildirdi. Toplanıp "kanun taslağı" hakkında ortak görüş belirlemeye hazırlanıyorlar.
Sektörün kendi çaba ve gayreti takdire şayan ancak, bu meselenin AB sürecinde daha ciddi ele alınması ve Bakanlık seviyesinde takip edilmesi gerekiyor. Gecikmeden başlatılması lazım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.