DÜNYA (!) DERBİSİ VE ALARM VEREN TÜRK FUTBOLU

A -
A +

Her ne kadar Fenerbahçe-Galatasaray derbisinden evvel 'aç tavuk kendini arpa ambarında sanır' atasözü mucibince Galatasaray'ın Kadıköy'deki derbiyi 3-1 kazanacağına dair naif bir tahminde bulunmuş olsam da gelenek bozulmadı ve Fenerbahçe yakın geçmişin dünya yıldızı golcüsü Robin van Persie'nin biri penaltıdan olmak üzere attığı iki golle maçı 2-0 kazanmasını bildi.

Galatasaray zaten 17 seneden beri Fenerbahçe'yi Kadıköy'de yenemiyor diyerek kendimizi avutabiliriz.

Bu durumda Fenerbahçelileri kerhen de olsa tebrik etmek medeniyet icabıdır.

Fenerbahçe'nin galibiyetine gölge düşürmek gayesi gütmeden şunu söylemek zorundayım: Bizden başka hiç kimsenin seyretmediği dünya derbisinde oynanan futbol hiç de iç açıcı değildi. Her iki takımın da doğru dürüst hücumu ve her iki kalecinin de kurtardığı doğru dürüst bir şutu yoktu diyebiliriz. Bu da Türk futbolunun hızla dibe doğru gittiğine dair iddiaları teyit ediyor.

Galatasaray açısından işin en üzücü tarafı, takımın ne yaptığını bilmeden top oynaması ve doğru dürüst hücuma kalkamamasıydı. Galatasaray o kadar kötüydü ki, Galatasaray taraftarı artık takıma hiçbir faydası olmayan ve oyunu mütemadiyen yavaşlatan Selçuk İnan'ın yedekte kalmasının tadını bile çıkaramadı. Bakalım Hakan Balta ve Sabri Sarıoğlu gibi miadı dolmuş futbolcular bu takımı ne zaman terk edecek?

Gelelim vizyondan yoksun Galatasaray yönetiminin uzun zamandan beri yaptığı fahiş hatalara...

Çok başarılı bir ilkokul öğretmeninin hasbelkader üniversite öğretim üyesi konumuna yükselip üniversitelerde ders vermeye başlamasını düşündürecek şekilde Jan Olde Riekerink'in de koskoca Galatasaray'ın başına teknik direktör olarak getirilmesi âdeta direkt sarı kart gerektirecek kadar büyük bir fauldü.

Yıldız futbolcuların anlık parlamalarıyla sezon başında alınan puanlar aldatıcı oldu. Bilhassa oyunu okuyamamasının yanı sıra yaptığı hatalı oyuncu değişiklikleri her geçen gün arttı ve nihayetinde Riekering Bey balonu Kadıköy'de büyük bir gürültüyle patladı.

Tamam, Riekerink gidecek ama yerine kim gelecek? Vizyondan mahrum yönetimin bu hususta herhangi bir çalışması olduğundan da kimse emin değil.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de her türlü kötü gidişatta Fatih Terim ismini gündeme getiren işgüzarlar var ki, maalesef onların iflah olması da pek ihtimal dâhilinde görünmüyor.

Hadiseye uzun vadeli ve geriye doğru bakacak olursak iş dönüyor dolaşıyor ve vizyon sahibi yönetimlere gelip çatıyor. Faruk Süren ya da Ünal Aysal vizyonunu haiz birileri de ortalıklarda görünmediğine göre; Galatasaray, 2002'de yapılan büyük hatanın ceremesini muhtemelen daha uzun yıllar çekecek gibi duruyor.

Hülasa başta Galatasaray ve yine son senelerde pek de parlak bir gidişat sergileyemeyen Fenerbahçe gibi Türk futbolunun iki mühim lokomotifinin düşüşü bütün hızıyla sürüyor. Bu da toplumdaki büyük kitlelerin futboldan soğumasına sebep oluyor.

Türk futbolunda alarmlar çalıyor vesselam.

        

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.