Hız Tutkusu ile Tutuklu Yaşam

A -
A +
Zaman ve mekân ile kayıtlı olan insan yaşamı, modern zamanlarda bir ahenk yitimi ve ritim bozukluğuna düçar. Modern kentlerin doğumu ile birlikte, insanı tedirgin ve mutsuz eden yaşam hızı, ruhu bedenden, aklı tefekkür, teemmül ve tedebbürden; gönlü tezekkürden uzaklaştırıyor. Telaş hali, hızla sarıyor bütün toplumsal bünyeyi. Theodor W. Adorno'nun deyişi ile "telaş, sinirlilik ve huzursuzluk bir salgın hastalık gibi yayılıyor şimdi, tıpkı bir zamanlar veba ve koleranın yayıldığı gibi".
Bu telaş hali, hakikatin bilgisine erme amacıyla deneyimlenmesi gereken 'yaşamın meslekileşmesi' tehlikesini taşıyor. Bu telaş hali, tefekkürün dili, duyguyu ve eylemi öncelemesini ya da en azından bunlara eşlik etmesini imkânsız kılıyor. Yüksek devinim ile başı dönen yaşam pratiği, insanı izandan yoksun bırakıyor ve fikri vicdandan bağımsızlaştırıyor. Her bir tekil deneyimde anlamını yani özerkliğini bulması icap eden yaşamlar, kolektif akıllar ve beğeniler üzerinden anonimleştiriliyor. Komünal bir cenderede buharlaşan bireyler kayboluyor. Bünyesel tekamülü inkıtaya uğratan bu hız, ne zihinsel ve ne de ruhsal erginleşmeyi ve/ya olgunlaşmayı mümkün kılıyor.
Telaşla kurulmuş yaşamlar, beşeri varoluşun teraküm eden ana mecrası olan geleneği tevarüs etme ehliyetini kaybediyor. Bu kayıp, toplumsal bünyede derin kimlik buhranları ve yozlaşık aidiyet kültürlerini sürekli biçimde üretiyor. Yaşamlar, biteviye tekamül eden bir var-oluşla değil, hız ile kurgulanmış bir kaçış ile inşa ediliyor. Hakikatin özümsenmesi, bilginin eylemselleşmesi ve duyguların yaşanması, hıza ayarlı zamanın yoğun baskısı altında değersizleştiriliyor/ıskalanıyor. Hızın sebep olduğu hazım sorununu, sahte biçimselliklerle çözümlemeye çabalıyoruz. Anlamın özümsenmesinin ve hakikat bilgisine nüfuz edebilmenin ancak belirli bir zamansal ritim ile mümkün olacağı gerçeğini tümden unutuyoruz.
Hıza derin bir hazla tutkulu olan yaşam/larımızı fikri mesaiden koşulsuz yoksun bırakıyoruz. Yaşamlarımız esef verici biçimde vasatlık ve yüzeysellik ile azıklanan zihinler mezarlığına dönüşüyor. Yaşama zihinsel ve duygusal hayatiyetini veren biyo-ritmin bozulması ile duyarsızlaşıyoruz. Bizi bu duyarsızlığa müptela kılan baş âmilin, haz ile bütünleşik olan hızın var ettiği derin kavrayışsızlık olduğunu idrak edemiyoruz. Kavrayışsızlığımızın sebep olduğu çaresizlik karşısında hıncımızı, hoyratça tarumar ettiğimiz mirastan çıkarıyoruz.
Yaşam mekanikçileri (yaşam koçları, kendinden menkul otoriteler, kolektif aklın efendileri vb.) tarafından planlanan, projelendirilen yaşamların yapaylığı kişiyi körleştiriyor. Ancak sükûnet ve derin bir teemmül ile aydınlanacak olan yaşamın, hız pragmatizmi ile sıradanlaştırıldığına ve/ya standartlaştırıldığına şahitlik ediyoruz. Böylece yaşam, tekil anlamda sanatsal bir tecrübeye dönüşmek yerine, hızın bizatihi amaçsallaştırıldığı bir rutine dönüşüyor. Yaşam, çoğunluk kendisine bir biçimde temas edemediğimiz, dokunamadığımız veya duyumsayamadığımız bir yapaylığa savruluyor. Keyfiyete galebe çalan kemmiyetin tazyiki ile sanallaşıyor.
Ancak, boş zaman endüstrisinin çeldirici ya da ayartıcı tekliflerinden arta kalan zamanların düşünceye tahsis edilmesi mümkün olabiliyor. Hızın baş döndürücü hegemonyasına teslim olmuş modern zaman, yaşanmışlıkları berhava eden sosyo-kültürel bir amneziye yol açıyor. İdeolojik bir bilinçlilik hali ile yaşamı ve yaşanmışlıkları böylesi bir amneziye mahkûm eden modernlik, yaşam öznelerini kaçınılmaz biçimde alıklaştırıyor. Yaşamlarımız, endüstrileşen bir bilgiçlik ile anlamlandırılıyor ya da anlamsızlaştırılıyor.
O halde, bahşedilen yaşamın manasına ermek adına, hıza hazla tutkulu yaşam/larımızı sükunete çağırmalı. Bütün manası ile yaşamsallığımızı, zamanın ruhunu ve tarihin ritmini idrake davet etmeli. Benliğimizi bedenilikten azat edecek olan ruhaniliği yaşamlarımıza çağırmalı.
Anlamak ve anlamlandırmak için durmak gerek!
İnanmak ve yeniden başlamak için durmak gerek!
Durup düşünmek ve düş/üne/durmak gerek!
Özce bir deyiş için Üstat Necip Fazıl'ın poetik haykırışına kulak vermek gerek!
'Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak!'
...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.