İyi ülke

A -
A +

'Çocuğunun büyüyünce ne olmasını istersin?' sorusuna hep aynı cevabı veriyorum: İyi insan olmasını... İlk anda beylik ve klişe bir cevap gibi.. Oysa, 8 yaşındaki oğluma her baktığımda içimden geçen ilk dua, 'Yarabbi, oğlumu iyi bir insan eyle' oluyor. Zira, hakiki manasıyla 'iyi insan', samimiyeti, sahiciliği, merhameti, adaleti, güzel ahlakı kendinde buluşturabilendir. Çocuklar için 'iyi meslek, düzgün fizik, başarı' hayal edilir ama 'iyi insan' hayali pas geçilir, 'canım, onu istiyoruz zaten' denir. Hayallerin hepsi, çocuğun ileride mutlu, rahat, huzurlu olması için kurulmaktadır. Halbuki, 'iyi insan' olabilirse o çocuk, zaten mutlu ve huzurlu olacaktır. Türkiye de son senelerdeki göz alıcı gelişmesiyle birçok yurttaşının beklenti ve hayallerini yükseltti. Bu ülke, ayağındaki prangalar çözüldükçe, umulandan da hızlı zenginleşecek ve güçlenecek. Lakin, nihai amaç mutluluk ve huzur ise 'güçlü ülke-gururlu millet' retoriğinden biraz öteye gidip 'iyi ülke-mutlu toplum' istemek lazım.. İyi ülke, bina inşa ederek değil özgürlükler ve haklar inşa ederek medeni olacağını idrak eden, manevi köklerinden tevarüs ettiklerini küçümsemek bir yana, hayatın merkezine koyan ülkedir. Hakka, hukuka riayet eden ülkedir iyi ülke... Gücüyle, parasıyla, milliyetiyle değil adaletiyle, hürriyetiyle övünen ülkedir. Ben yaşadığım ülkenin, Türkiye'nin 'iyi ülke' olmasını umut ediyorum. Oğlumun 'iyi insan' olması için dua ettiğim gibi... >> Hüsn-i Hatime Dinimizin nezahetini ve manasını yansıtan bir temennidir, hüsn-i hatime... Yani 'güzel son'... Bu dünyadaki 'son'un öte taraftaki sonsuzluğun eşiği olduğunu hatırlatan, burasını güzel 'sonlandırabilenlerin' öte tarafta nice güzelliklere kavuşacağını hatırlatan bir temenni, bir duadır hüsn-i hatime.. Mensubu olmanın şerefini her zerremde hissettiğim Gazetemde 13 yıldır yazıyorum. Şu anda okumakta olduğunuz, bunların sonuncusu... Yani bir 'son yazı'... Ben yazmaya, fikrimi, yorumumu anlatmaya gayret ettim. Sizler lutfedip okudunuz. 1999'da başladı, 2012'de bitti. İnşallah lisanım sürçmemiştir. İnşallah, 43 yıl önce değerli büyüğümüz Enver Ören ağabeyin 'ihlas ile yola çıkarak' kurduğu gazetenin hedef ve hizmetine uygun yazabilmişimdir. İnşallah, sevgili Gazetemdeki yazı serencamım, hüsn-i hatime ile nihayetleniyordur. Taşıdığım her mesleki kimliğin üstünde, her yerde ve daima 'Türkiye Gazetesi mensubuyum' . İnşallah bu mensubiyetim, hayatımın hitamına kadar devam eder. Müsaadenizle iki mesleki teşekkürümü de arz edeyim: Beni ittire zorlaya günlük makale yazmaya başlatan Resul İzmirli ile son yazıma kadar motive eden, yazı ufkumu açan Nuh Albayrak ağabeylerime şükranlarımla.. Fi emanillah...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.