AK Parti kongrelerinde değişim ve süreklilik

A -
A +
Yarın AK Parti, 3. Olağanüstü Kongresi’ni yapacak. Bundan önce 5 olağan ve 2 olağanüstü kongre ile birlikte bu 8. olacak.
AK Parti ilk kongresini iktidar olmasının üzerinden neredeyse bir yıl geçtikten sonra, 12 Ekim 2003’te yapabilmişti. Kuruluşunun hemen ardından öncelikle ülkenin brikmiş sorunları ile uğraşmak zorunda kaldığı için ilk kongresini ertelemişti.
Bu anlamda, partinin siyasal kimliğine yönelik tanımlama ve adlandırma bile, sonradan  çerçevelendirilebilmişti.
Erdoğan’ın ilk kongre konuşmasında, “AK Parti siyaseti”ni tanımlama biçimi, söz konusu dönem için erken bir tespit gibi dursa da, 15 yıllık dönemden geriye bakıldığında, bugün için “AK Parti siyaseti” tam da bu çerçeveden anlaşılabilir:
“AK Parti’nin muhafazakâr demokrat çizgisi, toplumsal merkezi kavrayan, bir hat üzerinden şekillenmiştir. AK Parti, eskimiş merkez anlayışını tasfiye ederek, yepyeni bir siyasi merkezin kurulmasını sağlamış ve aynı zamanda da kendi siyasal varlığını merkezin yeni adresi olarak inşa etmiştir.”
AK Parti’nin 7 farklı kongresinde, Türkiye’nin siyasi konjonktürüne göre slogan söylem ve konuşma içeriği çeşitli düzeylerde değişiklik gösterse de; ilkinden bu son kongresine kadar partinin siyasal yolculuğu izlendiğinde, süreklilik arz eden iki hususun altı kalınca çizilebilir.
Bunlardan ilki, AK Parti siyaset anlayışındaki “millet vurgusu”dur. Bu Demokrat Parti geleneğinden gelen “önce millet” ve “söz de karar da milletindir” anlayışının bir devamıdır. Bu anlamda AK Parti, iktidara geldiği ilk dönemlerde “devletle millet arasındaki mesafenin kapanması”na yönelik yoğun bir çaba göstermiştir.
Bu anlayışla, çevreyi temsil eden geniş toplum kesimlerini siyasetin merkezine taşınmış ve bu toplum kesimlerinin öz güvenini yükselten bir siyaset pratiği geliştirilmiştir.
Böylece siyasetin merkezini yeniden tanımlayarak, sorunların çözümünde, krizlerin sonlandırılmasında ve demokratik siyasete iç ve dış odaklardan gelen müdahaleleri bertaraf etmede, güçlü millet desteğini arkasına almıştır.
Bunu da iki düzlem üzerinden yürütmüştür.
Birinci düzlem, Türkiye “siyasetinin normalleştirilmesi” ile ilgilidir. Normalleşme ise Türkiye’nin “yönetilebilirlik sorunu”nu kronikleştiren kriz siyasetinin sonlandırılmasına yönelik bir çabayla gerçekleştirilmiştir. 
İkinci düzlem ise, siyasi alanı şekillendiren ve toplumsal alanı denetim altında tutan, vesayetçi yapı ve demokrasi dışı aktörlük vazifesini üstlenen çıkarcı elit grupları ile mücadele ederek “siyaset kurumunun güçlendirilmesi”dir.
AK Parti kongrelerinde süreklilik arz eden ikinci husus, “değişim”, “reform” ve “demokrasi” vurgusudur. Bundan önceki tüm kongre konuşmalarında bu üç kavram setine slogan düzeyinde olmasa bile çeşitli bağlamlarda vurgu yapılmıştır. Ancak bu üç kavram seti aynı zamanda yarın yapılacak kongrenin de sloganını oluşturmaktadır.
AK Parti 15 yıllık iktidar yolculuğunda, AK Parti tarzı siyasetini oluştururken, aynı zamanda, Türkiye’nin siyasal kültürünü de yeniden tanımladı. Siyaset bilimi literatüründe Hâkim Parti kavramsallaştırmasını hak edecek kriterleri tamamladı. Siyasal ve toplumsal sosyolojiyi örtüştürerek, siyasetin merkezine yerleşti. Siyasetin merkezinde kalabilmenin yolunu da “temsil siyaseti”nin dinamiklerini sürekli diri tutmada gördü.
“Değişim ve reform siyaseti” ile topluma sürekli bir kızılelma vaadinde bulundu. Seçmenine ve topluma verdiği sözleri yerine getirdi.
Bunu da sürekli hatırlatarak seçmenin hafızasını yeniledi. Böylece siyasette kalıcı bir parti hâline geldi.
Yarın yapılacak kongrede de AK Parti siyasetinin geleceğine yönelik uzun dönemli bir çerçevenin sunulacağı muhakkak.
Süreklilik ve değişimin birlikte vurgulanacağı kongrenin içeriğini, kongreyi yerinde izleyerek bir sonraki yazıda ele alacağım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.