Yeni parti niçin başarılı olmaz?

A -
A +
Türkiye’de yeni kurulacak parti hangi siyasi boşluğu dolduracak. Mevcut partilerin dışında topluma ne vadedecek?
Meral Akşener’in öncülüğünde kurulacak yeni parti, uzun süredir medyanın gündeminde olmasına rağmen hâlâ bu iki soru ile ilgili kamuoyuna net bir cevap verebilmiş değil.
Akşener ve diğer parti kurucularının demeçlerinde ve verdikleri röportajlarda bu soruların cevabını oluşturacak “taslak” bir fikir bile yok.
Türkiye’de muhalefet boşluğunun olup olmadığı ya da mevcut muhalefet partilerinin boş bıraktığı hangi alanı dolduracakları ile ilgili etraflı bir şekilde düşünmedikleri söylemlerinden zaten açıkça anlaşılıyor.
Yeni kurulacak partinin son bir yıldır netleştirip kamuoyuna duyurduğu her konu, yine kendi çevresinde ve ülkücüler arasında derin tartışmalara sebep oluyor.
Cumhuriyetin ilan edildiği gün olan 29 Ekim’de ve Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı için sembol şehirlerden biri olan Samsun’da yeni partinin kuruluşunun ilan edileceği duyuruldu. Partinin genel merkezi için Çankaya’da Mustafa Kemal Paşa Mahallesi’nin özel olarak seçildiği, altı kalınca çizilerek ifade edildi.
Demek ki parti, somut politika geliştirmeye odaklanmaktan daha çok “sembol siyaseti” ile idare etmeye çalışacak.
Şu anda AK Parti ve MHP’nin yoğun bir milliyetçi dil kullandığına yönelik zaten toplumda bir kabul var. Olsa olsa bu “sembol siyaseti” CHP seçmenine bir selam gönderme olabilir. Çünkü Kılıçdaroğlu döneminde CHP’nin siyasi ekseninin kaydığına yönelik parti çevrelerinde bir tartışma yürütülüyor.
Medyadan öğrendiğimiz kadarıyla Akşener’in partisinin “sağcı” bir parti olmayacağı ve kendisini “merkezde” tanımlayacağı netleştirilmiş. Ümit Özdağ’ın bu konuyu Hürriyet gazetesinde açıklamasının ardından Akşener’e yakın ülkücüler bu tanımlama ile ilgili rahatsızlıklarını yine Akşener’e yakın Yeniçağ gazetesinde dile getirdiler. “Yeni partinin yeni bir gömlek giymesi gerekmiyor” uyarısı ile “değişimin temsilcilerinin iflasın da müsebbipleri” olacağını duyurdular.
Yeni parti ile ilgili ülkücü kesim içinde en sert tartışmalardan biri, Koray Aydın’ın Meral Akşener’in kuracağı partide teşkilatlanmadan sorumlu olacak şekilde görevi kabul etmesi.
Koray Aydın’ın “dava nöbetinde bir ömür” söylemini çabuk unutarak “dört farklı parti kapısı görmüş” Akşener’in yanında saf tutmasını sert şekilde eleştiriyorlar.
Yine Koray Aydın’ın yakın bir dönemde “Meral Akşener'in tüm faaliyetlerini FETÖ organize ediyor. Onların verdiği destek çok açıktır” demesine rağmen çok geçmeden onun yanında yer almasını “koltuk sevdası”na bağlıyorlar.
Bu tartışmaların gösterdiği sonuç şu: Türkiye siyasetinde sağ ya da sol partilerden ayrılarak kurulan ve ilk seçimde başarısız olan partilerin izinden gidiyor Akşener ve ekibi.
 
***
Parti kurmak için yola çıkanların hedef kitlesi yüzde 48’lik “hayır” oyu veren çevreler.
Yani AK Parti’nin oy aldığı çevrelerden Akşener’in oy alamayacağı, siyaseti az çok izleyen herkesin malumu. Onun için CHP ve sınırlı miktarda MHP seçmenine göz dikmiş durumdalar.
Tüm bunların ötesinde, mevcut Türkiye siyasetinde bir partiden koparak yeni parti kurmanın bir karşılığı olmaz.
Türkiye’de siyasetin merkezinde hâlâ güçlü bir parti var. Bu partinin aynı zamanda kendi oylarının da ötesinde karşılığı olan karizmatik bir lideri var. Türkiye’de derin bir ekonomik ve siyasi kriz bulunmuyor.
Bu şartlar altında ve mevcut siyasi durum değişmediği müddetçe Türkiye’de kurulan bir partinin hangi siyasi yelpazeden olursa olsun başarı şansı yok.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.