Ana muhalefetin sorumluluğu ve kara propagandaya malzeme üretmek

A -
A +

Yedi ay süren Fırat Kalkanı Harekâtında, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) DEAŞ’a karşı birlikte mücadele etti. Operasyon neticesinde Suriye’nin kuzeyindeki Cerablus, Çobanbey ve El-Bab bölgeleri DEAŞ terör örgütünden temizlendi. 

TSK ve ÖSO unsurlarının birlikte yürüttüğü bu operasyonda 3 binin üzerinde DEAŞ militanı etkisiz hâle getirildi.
ÖSO ise, sadece bu mücadele sırasında 600 civarında kayıp verdi. 72 askerimiz de yine bu harekâtta şehit düştü.
Altını bir kez daha çizelim, ÖSO bu sayıdaki askerini DEAŞ’la mücadele ederken kaybetti.
Şu anda ise Zeytin Dalı operasyonunda da, PYD/PKK ve DEAŞ’a karşı TSK ve ÖSO birlikte başarılı bir mücadele yürütüyorlar.
Tüm bu gerçeklikler ortada iken, harekâtın beşinci gününde Türkiye’nin Ana Muhalefet Partisi olan CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı ve eski konsolos Öztürk Yılmaz, bir televizyon programında, ÖSO askerlerini el-Kaide ve DEAŞ’çı olmakla açıkça itham etti.
Bu suçlamayı, söylediklerinin uluslararası çevrelerde ne anlama geleceğini bildiği düşünülen eski bir diplomat yaptı. Meselenin daha da vahim tarafı, bu ithamı ana muhalefet partisinin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcılığı makamındaki birisi dile getirdi.
           ***
Afrin operasyonunun başlamasının hemen ardından, PKK/PYD terör örgütleri ve bu örgütleri destekleyenler yoğun bir kara propagandaya başladı. Farklı savaş ya da terör eylemlerinde çekilmiş ve daha önceden medyada yayınlanmış eski görüntüler, sosyal medya hesaplarından paylaşılarak Zeytin Dalı operasyonuna yönelik olumsuz bir algı oluşturmaya çalıştılar. Hatta geçmiş dönemde Esad rejiminin bombalaması sonucu hayatlarını kaybeden sivillerin görüntüsü bile, sanki Afrin operasyonuna aitmiş gibi dolaşıma sokulmaya çalışıldı.
Yine terör örgütlerinin sosyal medya hesaplarından OSÖ ile ilgili CHP milletvekilin ithamına benzer içerikler paylaşıldı.
Burada amaç belliydi.
TSK’nın Afrin’de “sivilleri katlettiği” yalanı yayılacak ve uluslararası toplum etkilenmeye çalışılacaktı.
Ama, sosyal medya üzerinden algı oluşturmaya dönük her içerik, anında etkili bir şekilde kanıtları ile ortaya konunca terör örgütleri amaçlarına ulaşamadılar.
Yine eş zamanlı olarak bazı marjinal sol gruplar ve HDP, operasyonun Kürtlere yönelik olduğu algısını yaymaya çalıştılar.
Devlet ve hükûmet operasyonla ilgili çok titiz bir söylem kullanarak, harekatın hiçbir şekilde etnik ya da dinî bir grubu hedef almadığını etkili bir şekilde anlattılar.
Operasyonun amacının “Kürt koridoru değil”, “terör koridorunun engellenmesi” olduğunu, üzerine basa basa vurguladılar.
Yine, bölgede yaşayan sivillere zarar gelmemesi için azami dikkatin gösterildiği, operasyonların sahada icra ediliş şeklinden de örnekler verilerek  açıklandı.
Hükûmete muhalif  çevreler bile operasyonun hazırlık süreci ve icrasının çok iyi planlandığını ve yürütüldüğünü teslim ettiler.
Yani içeride toplumsal destek tamdı.
Muhalefet partileri de bu toplumsal desteği görünce, harekât başlamadan önceki eleştirel pozisyonlarını değiştirdiler. Destek açıklaması yaptılar.
Dışarıda ise, Mısır ve İran’ın haricindeki ülkeler, Türkiye’nin “güvenlik kaygısının” "anlaşılır” ve “sınırlarını korumasının doğal hakkı” olduğunu söylediler. Bazı ülkeler farklı itirazları dile getirseler de genel olarak atmosfer olumluydu..
           ***
İşte tam da, CHP milletvekili söz konusu açıklamayı içeride ve dışarıda harekâta yönelik desteğin sürdüğü bir dönemde yaptı.
İktidar partisine “Afrin operasyonunu bir iç politika malzemesi yapmayın” uyarısını dile getiren CHP’nin kendi vekili, devlet ve hükûmet tarafından zorunlu ve sert bir şekilde cevap vermeyi gerektirecek böyle bir iddiayı dile getirdi.
Yani, içerideki Afrin harekâtı üzerine devam eden uzlaşmayı CHP yine kendi bozdu.
Ama bu açıklama ile içerideki uzlaşmanın bozulması bir yana, uluslararası çevrelere kullanışlı bir malzeme ana muhalefet partisinin genel başkan yardımcısı tarafından üretildi.
İleriki günlerde, bu konuşmaya atıfla benzer iddialar, önce terör örgütleri tarafından ardından da uluslararası çevreler tarafından maalesef dile getirilecek.
Bu kapıyı da CHP milletvekili açmış oldu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.