Parlamenter sistemin mantığı ile yeni sistemi değerlendirme yanlışı

A -
A +
9 Temmuz itibari ile Türkiye başkanlık sistemine geçti. Sistemin ilk başkanı Erdoğan tarafından kabine açıklandı. Yeni sistemin ilk üç cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlandı. Yani geçiş süreci beklendiğinden çok etkin ve hızlı bir şekilde yürüyor. Yeni sisteme geçiş sürecinde büyük problemlerin ortaya çıkacağını savunanların ya da bekleyenlerin bu tutumlarının da yersiz olduğu böylece ortaya çıkıyor.  Şimdi geçiş süreci ile ilgili önemli sıkıntılardan birisi, eski sistemin mantığı ve bakış açısı ile yeni dönemi yorumlama ve anlama çabası. Özellikle yeni sisteme en baştan karşı çıkanların gerekçelerinin ve argümanlarının çoğu parlamenter sistemin bakış açısına dayanıyor. Dolayısıyla da çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin içeriği ve başkanın yeni uygulamaları da bazı siyasi ve hukuki analizciler tarafından bilmeden ya da bilinçli olarak yanlış değerlendiriliyor. Kamuoyu da doğal olarak yeni sistemin anayasal ve yasal çerçevesine ve ayrıca mantalitesine hâkim olamadığı için bazı konularda kuşkuya düşebiliyor. Başkanlık sistemlerinde yürütmenin yapısı, parlamenter sistemlerden farklıdır. Yeni sistemde doğrudan halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı yürütmenin başıdır. Dolayısıyla cumhurbaşkanı kamu politikalarının ve uygulanmasından en üst derecede sorumludur. Yürütme açısından çok sayıda görev, yetki ve sorumluluğu uhdesinde barındırmaktadır. Dış politika, ekonomi, eğitim ve sağlık gibi kamu politikaları ile ilgili tüm konular bu anlamda aynı zamanda cumhurbaşkanın doğrudan ya da dolaylı ilgileneceği politika alanlarıdır. Dolayısıyla yeni sistemde cumhurbaşkanın yürütmeye ilişkin konularda kararname çıkarma yani düzenleyici işlem yapma yetkisi de verilmiştir. Yeni sistemde cumhurbaşkanının en çok eleştirildiği konulardan biri “cumhurbaşkanlığı kararnameleri” olarak adlandırılan yetki alanları ile ilgilidir. Başkanlık sisteminde başkana kararname çıkarma yetkisinin verilmesi bu hükûmet sisteminin bir gereğidir. Çünkü başkanlık sisteminde doğrudan halk tarafından seçilen cumhurbaşkanına yürütmenin başı olarak, politika belirlemede inisiyatif verilmektedir. Politikalarının sonucunda da halka hesap verme zorunluluğu bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı belirlediği politikalarını yürütebilmesi için üst düzey personelini belirleme, gerekli teşkilat yapısını oluşturma ve etkin icraat yapabilmesi için bazı kurumsal mekanizmaları dönüştürebilmesi gerekiyor. Yeni sistemin mantalitesine uygun olarak, 16 Nisan referandumunda kabul edilen 18 maddelik anayasa değişikliğinde özellikle “yürütmenin etkinliğini” sağlayıcı önemli düzenlemeler yapılmıştı. Bu düzenlemeler de halk tarafından kabul edildi. Yeni sistemde anayasal bir gereklilik olarak; merkezî yönetime bağlı kamu tüzel kişiliği cumhurbaşkanı kararnamesi ile kurulabilecek. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, yasama organının onayı olmadan doğrudan cumhurbaşkanı tarafından atanabilecek ve görevden alınabilecek. Üst kademe yöneticilerinin cumhurbaşkanı kararnamesi ile belirlenen usullere göre yine cumhurbaşkanı tarafından atanıp görevden alınabilecek. Bakanlıklar ve bağlı teşkilatlar cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulabilecek. İşte bu anayasal yetkilerine dayanarak Cumhurbaşkanı, bu alanlarla ilgili ilk üç cumhurbaşkanlığı kararnamesini imzalayarak yürürlüğe koydu. İlk kararname, yeni sisteme göre cumhurbaşkanlığı teşkilatı hakkındaki düzenlemeleri içeriyordu. Bu kararnamede cumhurbaşkanlığı teşkilatı ile ilgili, idari işler başkanlığı, politika kurulları, ofisler, bakanlıklar, başkanlıklar ve bu konulara ilişkin farklı hususları içeren konular yer almaktaydı. İkinci kararname, bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadro ve pozisyonların ihdası, iptali ve kullanımına dair esas ve usulleri içermekteydi. Üçüncü kararnamede ise, üst kademe kamu yöneticileri ile kamu kurum ve kuruluşlarında atama usullerine dair usul ve esaslar belirlendi. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri bundan sonra da çıkarılmaya devam edecek. Ancak gözden kaçmaması gereken bir husus bu kararnamelerin yürütmeye ilişkin alanlarda düzenlenecek olmasıdır. Anayasada cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin hangi alanlarda çıkarılamayacağı da açıkça belirlenmiştir. Yeni sistemle ilgili her anlamda bir geçiş sürecindeyiz. Dolayısıyla da yeni sistemin düzenlemelerinin ve uygulamalarının bir süre daha eski sistemin mantığı ile yorumlanmaya devam edeceği anlaşılıyor. Ama konunun uzmanlarının, ilgili düzenlemeleri ve uygulamaları yeni sistemin mantığına göre eleştirmeleri durumunda, katkılarının çok daha önemli olacağı da unutulmamalıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.