Sistem işliyor

A -
A +

Siyasal sistemin geçiş sürecinin içindeyiz. Tarihî bir döneme tanıklık ediyoruz.

Yasama ve yürütme seçimi yapıldı. Yürütme organı büyük oranda teşekkül etti. İşe başladı.
Devletin kurumsal yapısı hızla yeni sisteme uyarlanıyor. Devletin yeni sisteme göre yapılandırılmasında kurumsal değişimin ana çerçevesi ortaya çıktı.
Yeni sistemde yasama organı da, yasama faaliyetlerine başladı. Milletvekilleri ve yasama organı bu dönemde eskisinden daha güçlü. Artık yürütmenin Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu dışında Meclis’e kanun tasarısı hazırlama ve sunma yetkisi yok.
Kanun teklifleri sadece yasama üyelerinden gelecek.
Hükûmet üyeleri eski dönemde olduğu gibi yasama faaliyetlerinin içinde bulunamıyor. Komisyonlarda yasamanın her anlamda artık etkinliği söz konusu.
Yani sistem işlemeye başladı. Bu anlamda Türkiye “siyasal sistem” değişikliğini yaptı. Sistemin dönüşümü ise belli bir zaman alacak.
Şimdiye kadar, parlamenter sistemin yerine başkanlık, yarı başkanlık ya da rasyonelleştirilmiş parlamentarizmden hangisinin getirilmesi gerektiği tartışması başkanlık sistemini savunanların argümanın galip çıkmasıyla sonuçlanmıştı.
Ardından, Türkiye için başkanlı bir siyasal sistemin nasıl olması gerektiği üzerinden hazırlanan çerçeve, yani sistemin anayasal tasarımı, bazı çevrelerin iddiasının aksine, iyi bir sonuç ortaya çıkardı.
Türkiye’nin siyasal kültürü ve başkanlık sisteminin mevcut uygulamalarındaki kriz üreten yapıları dikkate alınarak Türkiye için rasyonelleştirilmiş bir başkanlık sisteminin tasarlanması isabetliydi.
Yeni sistemin anayasal tasarımının, ABD başkanlık sisteminin tıpatıp aynısı olsaydı, çalışmayacağını ilk günden tecrübe edecektik. Yani Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin denetim ve denge mekanizmasının ABD’den farklı kurgulandığı eleştirisinin yersiz olduğunun birçok yönü şimdiden ortaya çıktı.
Örneğin devletin üst düzey bazı yöneticilerin atanmasında, ABD başkanlık sistemindeki gibi, Meclis onayı şart tutulsaydı, sistemin geçiş süreci bile yönetilemezdi. 
Seçimlerin eş zamanlı yapılmasının da faydalarını ilk seçimde gördük. Eğer seçimler eş zamanlı yapılmasaydı, sistemde özellikle siyasetin ve siyasal partilerin genetiğine nasıl daha derinden müdahale edilebileceğini görecektik.
Dolayısıyla da siyasete yönelik siyasal mühendislikler daha da artacaktı. Bu da sistemin en önemli taşıyıcıları olan siyasal partileri çok daha derin krizlere sevk edecekti.
Seçimler eş zamanlı yapıldığı için de seçmen yasama ve yürütme seçimlerinde, denetim ve denge mekanizmasını da dikkate alarak, çok rasyonel bir seçim davranışı gerçekleştirdi.
Buraya kadar anlatmak istediğim meselenin özü şu: Türkiye için hangi siyasal sistemin uygun olduğu tartışması iyi yürütüldü. Sistemin anayasal tasarımı büyük bir kusuru ortaya çıkarmadı. Sistemin ilk seçimleri, demokratik ve mutedil bir ortamda sonuçlandı.
Seçimlerin hemen ardından geçiş süreci ile ilgili yapılan hazırlıklarda da büyük bir aksama olmadı.
Özellikle bakanlıklar, ofisler, politika kurulları ve başkanlıklarla ilgili yapılan hazırlıklara ve ortaya çıkan sonuca muhalefet kesimleri bile büyük bir eleştiri getirmedi.
Dolayısıyla şimdiye kadar yeni sistemle ilgili büyük bir sorun ortaya çıkmadı.
Bir siyasal sistemi değiştirmek, geçilecek siyasal sistemi mevcut siyasal kültürün dinamiklerine göre tasarımını yapmak ve yeni sisteme geçişi gerçekleştirmek kolay süreçler değildir.
Bunun kolay olmadığı; Fransa’nın 1958 sonrası parlamenter sistemden yarı başkanlık sistemine geçiş süreçlerine bakılarak daha kolay anlaşılabilir.
Gelişmişlik düzeyi ve mevcut siyasal sistemin hâkim olma süresi dikkate alındığında Türkiye gibi büyük ülkelerin siyasal sistem dönüşümü çok da görülen bir uygulama değildir.
Bu köşede hep dile getiriyorum, önümüzdeki dönemde yeni siyasal sistemin geçiş ve uygulama sürecinde bazı sorunlar çıkabilecektir. Önemli olan bu sorunların bir krize dönüşmeden çözümüne yönelik adımların atılabilmesidir.
Artık siyasal sistem değişmiştir. Yeni sisteme muhalefet eden çevrelerin toptancı bir şekilde yeni sistemi reddetmelerinin bir faydası bulunmamaktadır. Sistemin daha iyi nasıl işleyeceği ile ilgili katkı ve öneri geliştirirlerse ülkenin geleceği için çok daha faydalı olacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.