Kampanya makinesi ile üretilen cilalı imaj

A -
A +
CHP’nin siyasal reklamcıları, “propaganda makinesi” yerine  “kampanya makinesi” ifadesini kullanıyorlar. Ben de aynı ifadeyi kullanayım. Ancak siz, “propaganda makinesi” olarak okuyun. “Kampanya makinesi”ni, “reklamcılığı kapsayan ama reklamcılığın sınırlarını çok aşan bir strateji ile”  inşa ettiklerini söylüyorlar. CHP’nin seçim kampanyacılarının inşa ettiği, “kampanya makinesi”, İstanbul adayı için “cilalı imaj” üretimine devam ediyor. Bu “cilalı imaj” sahicilikten oldukça uzak. İmaj çalışması; makineyle kodlanmış, neyi söyleyip neyi söylemeyeceği adaya iyice ezberletilmiş komutlarla yürütülüyor. Ezberlerin dışına çıkıldığında, aday, “hata veriyor”. Mesela, televizyon programında sisteme yüklenmeyen bir yerden soru sorulduğunda, televizyon sunucusuna atar yapıyor. Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programında, CHP adayının “başka soruya geçin” ifadesi bu durumun göstergesi. “Kampanya makinesi”nin ürettiği bütün imaj, aslında uzun süredir dünya siyasetini etkisi altına alan ve post-truth (gerçeklik sonrası) söylemlerle şekillenen popülizme dayanıyor. Bu popülizm meselesinde bir gerçekliğin altını çizmek gerekir. CHP adayının İstanbul’da popülist bir kampanya yürütmesine imkân sağlayan bir alan var. Erdoğan belediyeciliği ile çözülen sorunlar, AK Parti hükûmetleri döneminde büyük yatırımlarla taçlandırıldı. Bitirilmiş mega projeler ve tamamlanmış altyapı yatırımları orada duruyor. İstanbul dünyanın en büyük mega kentleri arasında olmasına rağmen, belediyecilik hizmetleri ve altyapı anlamında, ulaşım ve diğer birkaç alan hariç, sorunlarını çözmüş bir şehir. Bundan dolayı da CHP adayı, mega projelere karşı olduğunu söylüyor. Vaatlerini proje belediyeciliği üzerinden şekillendirmiyor. İstanbul’a yeni seçilecek bir belediye başkanı, İstanbul’a hiç yeni proje ve yatırım yapmasa, hatta bir çivi bile çakmasa, kurulan bu düzenle on yıl yönetimini devam ettirebilir. Popülizmin tüm imkânlarını kullanarak, sadece halkla ilişkiler faaliyeti ile seçmenin memnuniyetsizlik duyacağı sorunların da üstünü örtebilir. CHP adayı bunun farkında olduğu için kampanyasını, proje belediyeciliği üzerinden değil, “var olanı dağıtma” ve “ben daha çok indirim yapabilirim” stratejisine dayandırdı. Erdoğan’ı zayıflatmak ve AK Parti oylarını aşağı çekmek için her yol mubah olarak görüldüğünden, muhalefetin destekçileri kendilerinden olan her türlü popüliste ve popülizme alkış tutuyorlar. CHP adayının daha fazla popülizme başvurmasını teşvik ediyorlar. Muhalefet blokunun, 17 yıllık AK Parti iktidarını zayıflatmak için, Batı siyasetlerinde denenen ve kısmen sonuç alınan ucuz sağ ve sol popülizmi kendine örnek aldığı bir vakıa. Batı’da son on yılda merkez siyasetler; popülist hareketler, partiler ve söylemler neticesinde erimeye devam ediyor. Ancak birçok ülke ve toplum, şimdiden söz konusu ucuz popülizmin zararları ile karşı karşıya kalmış durumda. Avrupa’da aşırı sağ ve solun yükselmesi, İngiltere’de Brexit krizi, Fransa’da Sarı Yelekliler protestoları, Yunanistan’da erken seçim kararı, İtalya ve İspanya’da değişim hareketlerinin bekleneni verememesi hep popülist hareket ve adayların ortaya çıkardığı ağır faturalardan kaynaklanıyor. Batıda popülist hareketler kısa dönemli olarak sonuç aldılar. Türkiye’de aşırı cilalanmış imajlarla da kısa dönemli sonuç alınabilir. Ancak uzun dönemde bu popülist adaylar, siyasetler ve söylemler Türkiye’nin geleceğine zarar verir. “Kampanya makinesi” kısa bir dönem seçim kazandırabilir. Ancak, sahici siyaset cilalı imajların karşısında uzun dönemli olarak kazanmaya devam eder. Unutulmasın, Erdoğan’ın Türkiye siyasetine damga vurması ve 17 yıldır 14 seçimi arka arkaya kazanması, imaj çalışmaları ile değil, onun sahiciliğinin sonucudur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.