Kurmaca siyaset

A -
A +
Muhalefet, 24 Haziran sonuçları üzerinden bir öz güven patlaması yaşadı.
Muhalefetin ileri gelen siyasetçileri, belediye başkanı seçilenleri, seçilemeyenleri, siyaset analizcileri “CHP’li tarafsız gazetecileri” ve hatta sosyal medya trolleri tam saha bir presle psikolojik üstünlük sağlamak için kitle iletişim araçlarının tüm imkânlarından yararlandılar.
AK Partili siyasetçiler, kanaat önderleri ve AK Parti’ye yakın medya bir tarafa, sosyal medyada iktidarı destekleyen takipçi sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen kişilerin paylaşımları üzerinden bile bir yaygara kopardılar.
Sosyal medyada muhalefet ile ilgili paylaşılan tüm “sorunlu içerikleri”, sanki AK Parti yetkilileri yapıyormuş gibi bir hava oluşturmaya çalıştılar. Bu sorunlu içeriklerin tüm sorumluluğunu muhafazakâr kesimin üzerine yıkmaya çalıştılar.
Hatta daha da ileri gittiler. Sosyal medyada kendi adayları ile ilgili önce bazı tartışmalı içerikler yayınladılar. Sonra aynı içeriğe cevap vererek “mağduriyet” algısı oluşturmaya çalıştılar.
Bazen de “mağduriyet oluşturma” fikrini fazla abarttılar. Adaylarını “yanlış” söylemeye ya da “doğru olmayan” beyanlarda bulunmaya teşvik ettiler.
Onlarca örnekten biri; CHP adayı, CNN Türk’te kendisinin katıldığı Tarafsız Bölge programının 4 kameramanının kovulduğunu söyledi. Kurum, kimsenin kovulmadığını hemen açıkladı.
Seçimlerden sonra, ballandıra ballandıra “radikal sevgi” kampanyasının ne kadar büyük bir amaca hizmet ettiğini anlattılar. Kurdukları “kampanya makinası”nın nasıl da sorunsuz ve mükemmel işlediğini seçim sonuçları analizleriyle birleştirdiler.
İstanbul’da yeni bir “lider”in doğmakta olduğunu ve hatta biraz daha heyecanlı bir şekilde “artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını” falan söylediler.
Erdoğan’ı ancak CHP’nin İstanbul adayının durdurabileceğini iddia ettiler. Ama geçmişte aynı sözleri Kemal Kılıçdaroğlu için de söylediklerini unutuverdiler.
Erdoğan’ın İstanbul’a belediye başkanı adayı olduğu dönemdeki siyaset tarzının aynısını CHP adayının uyguladığını “CHP’li tarafsız siyaset analizcileri”, yerine oturmayan örneklerle anlattılar.
Söz konusu analizciler, “kurmaca” ile “sahiciliğin” eninde sonunda ortaya çıkacağını bilecek tecrübeye sahip oldukları hâlde; Ekrem İmamoğlu’nu Erdoğan’ın geçmişine benzetmeyi siyasal pragma açısından uygun gördüler.
AK Parti’yi “Karadenizli müteahhit”lerle, İstanbul’a “ihanet etmekle” suçlarken; kendi adaylarının İstanbul’un önde gelen “Karadenizli müteahhidi” olmasını, siyasetin olmazsa olmazı olarak görmeyi tercih ettiler.
Geçmişte “AK Parti zihniyeti ve AVM’ler” başlıklı yazı döşenen, “CHP’li tarafsız gazeteciler” kendi adaylarının AVM’si olunca, “AVM’lerin çok da kötü bir şey olmadığına” kanaat getiriverdiler bir anda.
Seçimlere yaklaştıkça muhalefetin “kampanya makinası” arıza veriyor.
AK Parti’nin seçim kampanyası derli toplu bir hâle gelince ve pozitif bir gündeme yoğunlaşınca, muhalefetin ve İstanbul adayının morali gittikçe bozuluyor. Öfkeli hâli her gecen gün daha da gün yüzüne çıkıyor.
İşte en son CHP adayının Ordu-Giresun Havaalanı’nda VIP’ten geçme ısrarı üzerine yaşananlar. Ordu Valiliğinin açıklamasına ve medyaya yansıyanlara göre, CHP adayı Ekrem İmamoğlu, VIP salonundan geçmek için gerçeğe aykırı bilgi kullanımı, uluslararası sivil havacılıkla ilgili güvenlik protokolüne uymamak, devletin polis memuruna ağır hakaret ve tehdit, devletin valisine “it” diyecek kadar ileri gitme gibi farklı davranışlarda bulunmuş. Kendisine kurallara uymasına yönelik ikazda bulunulunca da “olay çıkarmış”.
CHP adayına bu güne kadar algı yüklemesi üzerinden kurmaca bir hikâye yazılmasaydı, belki de “VIP’ten geçme ısrarı” öyle büyük bir tartışmaya falan mahal vermeyecekti.
Kimse de “mütevazılığın VIP’si mi olurmuş” demeyecekti.
CHP adayının kampanyacıları, eğer İmamoğlu’nu olduğu gibi gösterirlerse belki de siyasi ömrü çok daha uzun olur. “Algılarla” üretilen, hızlı bir şekilde olgularla yıkılmaz. Devletin valisine açıkça hakarete kadar giden bir belediye başkan adayı profili ortaya çıkmaz.
Liderlik sahici ve etkileyici bir hayat öyküsüne dayanır. Kurmacaya ve algıya değil.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.