Adalet ve liyakat vaadiyle aldatmak

A -
A +
Seçimlerin üzerinden beş ay bile geçmedi. Belediye başkan adaylarının vaatlerinin tümünü hatırlıyoruz. Parti liderlerinin verdiği sözleri biliyoruz. Muhalefet seçimler öncesinde 1990’ların değer üretemeyen vaat siyasetinin tüm imkânlarını yeniden sahaya sürmüştü. Bir oy daha fazla almak için tabiri caizse popülizmin dibini göstermişlerdi. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirleri AK Parti’den almak için geleneksel AK Parti seçmenine yönelik özel bir söylem devreye sokmuşlardı. Örneğin Ekrem İmamoğlu, belediyelerden işçi çıkarmayacağı sözünü vermişti. “Şunu işten çıkarayım, bunu kovayım böyle şeyler aklımın ucundan bile geçmez benim” demişti.  Belediyelerin sosyal tesislerinde muhafazakâr ailelerin rahatsız olabileceği alkol servisi yapmayacağına dair; “Akşamdan sabaha neden alkol servisi koyayım? açıklamasını yapmıştı. Hak, hukuk, adalet ve liyakat gibi sözleri, hiç ağızlarından düşürmüyorlardı. Belediye hizmetlerinde her alanda indirim sözü, vaatlerinin en önemlisiydi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, birçok konuşmasında üstüne basa basa “Bütün işçilere namus sözü ve garanti veriyorum. Kazandığımız bir belediyede, belediye başkanı bir işçinin işine son verirse gelecek beni bulacak. Ben onun önüne düşeceğim, onun işini tekrar eski konumuna getireceğim ve eski işinde çalışma ortamını ona sağlayacağım” açıklamasını yapmıştı. Ayrıca Kılıçdaroğlu, CHP’li belediyelerde 1 Ocak 2019’dan itibaren asgari ücretin net 2 bin 200 lira olacağını, başka partilerden kazanacakları belediyelerde ocak-mart arasındaki farkı işçilere ödeyeceklerini vurgulamıştı. İndirim, yatırım, hizmet alanlarında verilen sözleri bir tarafa bırakalım. İşçilerle ilgili verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. CHP’li belediyeler, seçimin hemen ardından tam bir işçi kıyımına başladı. Her geçen gün dalga dalga işten çıkarmalar artıyor. Seçimden önce verilen sözler hatırlatıldığında… Çıkarılanların seçim döneminde işe girdiği söyleniyor. Ama işten çıkanların bazılarının işe girme tarihinin çok önceden yapıldığı anlaşılıyor. “Cumhurbaşkanı istiyorsa çıkarılan işçileri devlete işe alsın memnun oluruz” gibi komik cümleler kuruluyor. “Önümüzdeki günlerde belediyeye işçi alınacak. Yeniden iş başvurusu yapsınlar” diye işçilerle dalga geçiliyor. Sosyal medya üzerinden zaten “AK Parti destekçileriydi, çıkarılmaları iyi oldu” diye kampanya düzenleniyor. İşten çıkarılan bazı işçilerin sosyal medyada geçmişte yazdıkları iktidara destek olarak tanımlanıp, “hak etmişlerdi” deniyor. Verilen sözlerin tutulamayacağı aşikârdı. Bol keseden vaatte bulunmanın, siyasetin dinamiğini bozması kaçınılmaz. 1990’ların “o ne veriyorsa ben iki kat fazlasını vereceğim” şeklindeki popülist siyaset tarzının Türkiye’nin zararına olacağı muhakkak. Bu anlamda aslında yaşananlar sürpriz değil. Meselenin vahim tarafı… Belediyelerde yapılan işçi kıyımını, Millet İttifakı’nın diğer ortakları da destekliyor. Saadet Partisi’nden şu ana kadar bir itiraz  duymadık. İYİ Parti yaşanan süreçlerden memnun. Bu partiler çoktan sessizliğe büründüler. Sol sendikalar, zaten seçimin hemen ardından işçileri mevcut üye oldukları sendikalardan ayrılmaları için tehdit içerikli mailler göndermişlerdi. İşten çıkarmalar onların işine geliyor. Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen medya, daha fazla işçi kıyımı için cesaret veriyor. Aslında olup bitenlere bakıldığında yaşananlar, düpedüz seçmenlerin ve toplumun aldatılmasıdır. Seçimlerden önce İmamoğlu’nu destekleyen siyaset analizcileri ve gazetecilerin vurguladığı bir husus vardı. Diyorlardı ki; Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ın 1994 belediye başkanlığı seçim kampanyasının benzerini yürütüyor. AK Parti’nin ilk dönemindeki Erdoğan’ın siyaset tarzını kopyalıyor. Bunların hiçbiri doğru değildi. Erdoğan’ın siyaset tarzında “aldatan olmamak” en önemli değerlerden biridir. Bu kadar uzun süre iktidarda kalmasında, verdiği sözleri her ne pahasına olursa olsun yerine getirmesinin payı büyüktür. Siyasette aldatmak bir kez işe yarayabilir. Yaradı da. Şu ana kadar izlediklerimiz, hak, hukuk, adalet ve liyakat vaadiyle aldatmak olarak izah edilebilir. Muhalefetin ilk beş aylık yerel yönetim performansı gelecek günlerin daha da kötüye gideceğini gösteriyor. Yaşananlar da maalesef gelecekte olacakların kısa bir özetidir.  
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.