HDP’ye sahip çıkılma şartının yerine getirilmesi mi?

A -
A +
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener şöyle bir açıklama yapmış: “Türkiye Cumhuriyetinde İçişleri Bakanlığı yapmış bir siyasetçi olarak uyarıyorum, o annelerin feryadının çözüm adresi, bir partinin kapısı değil, devletin kapısıdır.” Açıklamanın ne anlama geldiğini yazının sonuna bırakayım. 6-7 Ekim 2014 olaylarında Kürtler, HDP’nin “kendinden olmayana yaşam hakkı tanımadığını” HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın şiddet çağrısı ile bir kez daha net olarak görmüşlerdi. PKK terör örgütünün kendisine biat etmeyeni baskı, zulüm, işkence ve ölümle cezalandırdığını zaten yaşayarak biliyorlardı. Ancak zamanla, etnik milliyetçi Kürt siyasi hareketlerinin siyasi alanda güçlü olması durumunda, söz konusu partilerin PKK’ya karşı sivil siyaseti savunacakları yanılsamasına kapılmışlardı. HDP’ye bu anlamda gereğinden fazla önem atfetmişler ve oy vererek de desteklemişlerdi. Ama süreç bekledikleri gibi olmadı. 6-7 Ekim olaylarında kendi kitlesinde ve oy verenlerde HDP’ye yönelik oluşan kuşku, 2015 yılında HDP-KCK’nın sözde “öz yönetim” ilanları ve “öz savunma direnişi” çağrısı üzerinden devreye sokulan hendek ve barikat terörü ile öfkeye dönüştü. Silahlar susacak, barış gelecek beklentisinde olan bölge halkı HDP ve PKK’nın çözüm sürecini bitirip tekrar saldırılara başlamasıyla birlikte, suskunlukla içinde tuttuğu öfkesini ilk fırsata tepki olarak ortaya koydu. 2016’da HDP’li üst düzey siyasetçilerin tutuklanması ve belediyelere kayyum atanması sırasında, HDP-PKK’dan sokağa çıkma çağrıları yapılmasına rağmen, çağrılar, kendi çekirdek tabanında bile bir karşılık bulmadı. HDP daha önceki çağrılarına benzer bir süreç beklerken, kimse meydanlara ve sokaklara çıkmadı. Tepki 7 Haziran’dan sonra yapılan tüm seçimlerde de devam etti. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da Kürt seçmenler, HDP’ye tepkisini 1 Kasım seçimlerinden itibaren gösterdiler. Dolayısıyla HDP, bölgede kendisine oy veren taban ile bir kriz yaşamaya başladı. Doğu ve Güneydoğu’da kendisine oy veren kesim ile kriz yaşayan ve kritik dönemlerde partililerinin çağrısının karşılık bulmadığını gören HDP, CHP ve İYİ Parti ile batıda iş birliğine giderek kendilerini sahiplenecek bir ortak aradılar ve buldular. HDP’nin desteği ile CHP büyükşehirleri kazanınca, HDP’liler yeniden bir öz güven kazandı. Kazandıkları belediyelerde tekrar kayyum öncesi faaliyetlerine kaldıkları yerden devam ettiler. PKK’lı cenazelerine katılmaktan tutun da, "terör marşı"nı okumaya ve gençleri tekrar dağa yollamaya kadar farklı eylemlerle terör örgütüne destek verdiler. Teröre destekten dolayı HDP’li belediyelere tekrar kayyum atanınca, birçok kez çağrı yapmalarına rağmen sokaklara yine kimse çıkmadı. HDP kendi tabanından bile beklediği desteği bulamadı. İşte tam bu sırada, destek Kürt toplumundan ve kendi tabanlarından değil, CHP ve İyi Parti’den geldi. Zaten seçimlerden önce HDP’nin Millet İttifakı adaylarına desteği, seçimlerden sonra “kendilerine sahip çıkılma şartı” ile verilmişti. Bu şart, birçok HDP’li tarafından açıkça dile getirilmişti. Seçimlerden sonra, devletin HDP’nin bölgede baskı kurmasına izin vermeyeceğini kayyumların atanmasından sonra bir kez daha gören halk ise, HDP’den çocuklarının hesabını soracak öz güveni ve cesareti kendilerinde gördü.Hacire Ananın HDP önünde oturma eyleminin ardından çocuğuna kavuşması diğer terör mağduru anneleri de cesaretlendirdi. Ama ne yazık ki, Kürt annelerin HDP’ye karşı oturma eylemi, Millet İttifakı partileri tarafından gerekli desteği görmüyor. Böylece, seçimden önce HDP’ye sahip çıkılacağı sözü yerine getiriliyor. Milliyetçi olarak kendisini konumlandıran bir partinin genel başkanının, yazının başında alıntıladığım sözlerini, ancak seçim sürecindeki “HDP’ye sahip çıkılma şartı” ve sözünün yerine getirilmesi ile izah edebiliriz.  Dolayısıyla, aslında HDP’ye destek ve can suyu kendi tabanından değil, CHP ve İYİ Parti’den geliyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.