Türkiye’nin ahlaki üstünlüğü...

A -
A +
Bakmayın siz Batılı devletlerin Türkiye’nin Barış Pınarı operasyonuna karşı çıkan açıklamalarına. Bölge ülkelerinden karşı çıkanları dikkate almaya zaten gerek yok.
Türkiye’nin haklılığını, ahlaki üstünlüğü hepsi biliyor. Bundan dolayı, itiraz ederken argüman bile bulmakta zorlanıyorlar.
Böyle olunca da dün söylediklerinin bugün tam tersini iddia edebiliyorlar. Nasıl karşı çıkacaklarını neye itiraz edeceklerini bilemeyince ya saçmalıyorlar, ya da niyetlerini ve amaçlarını açık açık söylüyorlar.
Kendi gelecek planlarının, Türkiye’nin bu operasyonu ile suya düştüğünü ifade etmekten çekinmiyorlar. Uzun süreli yatırımlarının heba olduğunu, Dürüst olmak gerekirse, ABD için Türkiye, Suriye ve Irak boyunca bir Kürt devletini desteklemek daha iyi olurdu. Bu bölgede ikinci İsrail iyi olurdu” cümleleri ile saklamaya bile ihtiyaç duymuyorlar.
Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anladıklarını resmî açıklamalarla ifade ediyorlar. Terör örgütlerine karşı mücadelesinin meşru hakkı olduğunu belirtiyorlar. Hatta PYD-YPG’nin PKK’nın Suriye kolu olduğunu bile söylüyorlar.
Ama Türkiye terörü kaynağında yok etmek için operasyon başlatınca, bir anda “endişeli” oluyorlar. Kınama falan yayınlıyorlar. Birbirlerini toplantıya çağırıyorlar.
Biraz “endişe” etmelerinde, “kaygı duymalarında” bir sakınca yok.
Çünkü Türkiye çok sabretti. Suriye’nin komşusu olarak bedeller ödedi. Her platformda Suriye’nin geleceği ve PKK/PYD ile ilgili “endişelerini” tekrar tekrar anlattı.
Suriye iç savaşının başlamasından bu yana, muhataplarını “terör örgütleri ile iş tutmayın” diye defalarca uyardı. Silah yardımı yapmayın, terör bir gün gelir sizi de vurur uyarısını sürekli dile getirdi.
Terör örgütleri ile iş birliği yapacağınıza, NATO’ta müttefikiniz olan ülkemiz ile teröre karşı mücadelede birlikte hareket edelim teklifini en başından itibaren tekrar etti.
Güvenli bölgenin inşasında, ortak operasyon yapmayı ve birlikte çalışmayı önerdi. Bunun için uzun süre diplomasi yürüttü. Müzakereleri her şartta sürdürdü. Kendisinin oyalandığını, muhataplarının zaman kazanmak için sembolik atraksiyonlar yaptığını bildiği hâlde, sonuna kadar süreçleri işletti.
Bir taraftan da, er ya da geç Fırat’ın doğusundan terörü temizleyeceğini söyledi. Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoruna izin vermeyeceğini; Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları ile fiilî olarak gösterdi. Kendi sınırlarının dibinde bir terör devletinin kurulmasına asla müsaade etmeyeceğini haykırdı.
Başkasının topraklarında gözü olmadığını, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve istikrarını savunduğunu her platformda tekrar etti.
Sadece söylem düzeyinde kalmadı. Aynı zamanda Afrin ve Cerablus’ta bir model oluşturdu. Terörden temizlediği bölgelere istikrar ve güvenlik getirdi. Güvenlik ve istikrarın devamı için yönetimi bölgenin gerçek sahiplerinden oluşturdu.
Mültecilerin geri dönmesine yardımcı oldu. Daha önceki yaptığı operasyonlarda sivillere zarar vermemek için kendi bedel ödemek zorunda kaldı.
Yani, Türkiye operasyondan önce üzerine düşeni tam manasıyla yerine getirdi. Bu bakımdan her konuda ahlaki bir üstünlüğe sahip.
Fırat’ın doğusuna yapılan Barış Pınarı Harekâtı, Suriye’nin kuzeyinden terörün temizlenmesinde üçüncü safhayı oluşturuyor. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları ilk ikisiydi.
Türkiye ilk iki harekâtta başarılı oldu. Hem harekât sırasında hem de sonrasında ne dediyse yaptı. Sözlerini yerine getirdi.
Bölgenin gerçek sahibi olan insanlar, Türkiye’nin hem operasyon sürecindeki yaptıklarından hem de sonraki dönem uygulamalarından memnun kaldı.
Şimdi de PYD teröründen mustarip olan, yerlerinden edilen, malları ve mülkleri gasbedilen insanlar, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna başlattığı operasyona destek veriyorlar.
“Endişeli” Batılılar, daha önceki operasyonlara benzer şekilde Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı'ndan da başarılı bir şekilde çıkacağını biliyorlar. PYD terör örgütü mensupları hariç, bölge insanının bu operasyonlardan memnum olduklarını görüyorlar.
Dolayısıyla Batılı güçlerin tepkilerini bu bağlamda değerlendirmek gerek. Bundan önceki harekâtlarda da ilk günlerde benzer tepkileri vermişler, sonradan Türkiye’nin başarısını kabullenmek zorunda kalmışlardı.
Şimdi de aynısı yaşanıyor. Birkaç hafta içerisinde normale dönerler...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.