Siyasi geçiş süreci ve “Esad’la görüşün” baskısının anlamı

A -
A +
Suriye Anayasa Komisyonu bugün Cenevre’de toplanıyor.
BM Güvenlik Konseyi, Aralık 2015’te 2254 sayılı kararı alarak Suriye’de siyasi çözümün sağlanmasına yönelik bir yol haritası belirlemişti.
Söz konusu karar ile; kararın alındığı tarihten itibaren 1,5 yıl içinde Suriye iç savaşına siyasi bir çözümün bulunması hedeflenmişti.
Karara göre, bir ay içinde ateşkes ilan edilecek, altı aylık bir sürede “güvenilir, kapsayıcı ve mezhepsel olmayan bir yönetim” teşkil edilecek, 18 ay içinde BM gözetimi altında “özgür ve adil seçimler” yapılacak ve Suriyeliler kendi geleceklerini tayin edecekti.
Ancak takvim işletilemedi. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen Suriye’de siyasi geçiş süreci ile ilgili Anayasa Komisyonu daha yeni toplanabildi.
Suriye için yeni bir anayasa komisyonunun oluşturulmasında Türkiye, Rusya ve İran’ın 2016 yılında, Suriye’de iç savaşın sonlandırılmasına yönelik başlattığı Astana Sürecinin belirleyici olduğunu belirtmek gerek.
Astana Sürecinin en önemli müzakere başlıklarından biri, siyasi geçiş sürecini belirleyecek Anayasa Komisyonu’nun oluşturulmasıydı. En nihayetinde geçtiğimiz eylül ayında Ankara’da yapılan zirvede anayasa komisyonuna son şekli verildi.
50 rejim, 50 muhalefet ve 50’si de BM tarafından belirlenen komisyonda 150 kişi olacak. Bu listeden de 45 kişilik bir icra heyeti oluşturulacak.
Komisyon listelerinin bile çok zorlu müzakerelerin sonucunda netleştirildiği göz önünde bulundurulduğunda, anayasanın yazımı için süreç kolay işlemeyecektir.
Uluslararası toplumun Suriye’nin geleceğine yönelik farklı planları ve beklentileri komisyon üyelerinin üzerindeki baskıları artıracaktır.
Başta rejim olmak üzere, bazı ülkeler süreci sabote etmek için elinden geleni yapacaktır. Örneğin son bir ay içinde, muhalefeti temsilen Anayasa Komisyonu’na seçilen bazı üyeler Şam rejimi tarafından tutuklanmış, bazıları da aileleri üzerinden baskı yapıldığı için çekilmek zorunda kalmışlardır.
Ama en nihayetinde Türkiye’nin de desteklediği Suriye muhalefeti, 50 kişilik bir liste ile eşit şartlarda Suriye’nin geleceği için anayasanın oluşturulması masasında yerini almıştır.
BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına göre, Suriye muhalefeti uluslararası toplum tarafından meşru olarak tanınmaktadır. Suriye’nin geleceğinde önemli bir aktör olarak görülmektedir.
              ***
Suriye muhalefetinin komisyonunda yer almasında Türkiye’nin çabası ve katkısı belirleyici olmuştur.
Ancak BM dahi Suriye muhalefetini tanımasına rağmen, Türkiye’de CHP başta olmak üzere iktidara muhalif bazı kesimler, muhalefetin Şam’ın geleceğinde belirleyici olmasını istememektedir. Türkiye ile birlikte hareket eden meşru muhalefeti, terör örgütleri ile benzer bir konumda görerek itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Yani Esad rejimi, muhalefete nasıl baktıysa CHP ve bazı kesimler de öyle görmeyi tercih etmişlerdir.
Esad bile Suriye muhalefeti ile masaya oturmak zorunda kalmasına rağmen, içeride Esadçı bazı kesimler, Türkiye’nin Suriye meşru muhalefetini desteklemesini içlerine sindirememektedirler.
Bu kesimlerin önemli bir kısmı, PYD terör örgütünü Suriye’nin geleceğinde vatanını kurtarmak isteyen bir örgüt olarak gördüklerini” söyleyebilmelerine rağmen, Türkiye’nin desteklediği meşru muhalefeti ise tam tersi bir konumda değerlendirmektedir.
Türkiye’de CHP ve bir kısım muhalefetin söylediği gibi, eğer Türkiye Esad’la doğrudan görüşseydi, ne Suriye muhalefeti geçiş sürecinde masada olabilirdi. Ne de Türkiye, Suriye’nin geleceğinin belirlenmesine yönelik süreçte bu kadar etkin ve güçlü olabilirdi.
"Hükûmet önce Esad’la görüşsün" diyenlerin, bir de bu açıdan meseleye bakmaları gerekiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.