Siyasette sırada ne var?

A -
A +
Yerel seçimlerden sonra muhalefet, siyasal bir yanılsama içine girdi. Siyasetin yöneliminin iktidar aleyhine geri döndürülemeyecek şekilde değişmeye başladığını varsaydılar.
AK Parti’nin Türkiye’yi erken seçime götürmek zorunda kalacağına bile kendilerini inandırmışlardı.
Hatta AK Parti’nin, yerel seçimlerde büyükşehirleri kaybetmenin verdiği motivasyonsuzlukla, “yenilenme” ve “siyasi sorumluluğun kimde olduğu” tartışmasından “sağlam” çıkamayacağını düşünüyorlardı.
Öyle olmadı. Ufukta bir erken seçim yok.
AK Parti ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan istemediği müddetçe, teknik olarak erken seçime gitmek mümkün değil. Hatta AK Parti  (290 milletvekili) ve MHP’nin (49 milletvekili) mevcut milletvekili toplamıyla bile Meclis erken seçim kararı alamıyor.  Erken seçimin yapılabilmesi için 360 milletvekilinin “evet” demesi ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim kararı alması gerekiyor.
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin önemli gerekçelerinden biri siyasal istikrardı. Sık sık seçimlerin yenilenmesinin zorlaştırılması da bu siyasal istikrara dâhildi.
Dolayısıyla yeni sistemin kurumsallaşması ve teamül oluşturabilmesi açısından da seçimlerin zamanında yapılması önemlidir.
              ***
AK Parti seçim sonrası istişare süreçlerini parti içinde bir kırılma yaşamadan atlattı. Genel kongre tarihini 2021 olarak belirledi.
Diğer taraftan muhalefetin iktidar politikalarına yönelik beklentileri de gerçekleşmedi.
Muhalefet ekonomik sorunların derin bir krize doğru gideceği beklentisindeydi. Ancak tam tersine, ekonomide toparlanma beklenenden hızlı gerçekleşiyor.
Dış politikada bölgesel ve küresel bir sıkışmanın yaşanacağı ve iktidarın bu süreçlerde iyileşemez yaralar alacağı varsayılıyordu. Bu alanda da, Türkiye’nin eli giderek güçleniyor. 
Suriye’nin kuzeyinde uzun yıllardır yatırım yapılan bir terör devletinin kurulması büyük bir kararlılıkla engellendi. ABD ile sorunlu olan ilişkiler mevcuttan daha kötüye sürüklenmedi. Sorunlu başlıkların bazılarında normalleşmeye dönük adımlar atıldı.
Dış politikada son bir hafta içinde yaşananlar bile ileriye yönelik oldukça iyimser olmayı gerektiriyor.
Akdeniz’de denge lehimize değişti. Libya Ulusal Hükûmeti ile imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat, Türkiye’nin uluslararası alanda elini rahatlattı.
Enerjide stratejik bir adım olan ve “Enerjinin İpek Yolu” olarak adlandırılan TANAP ile Azeri gazı Türkiye’den geçerek Avrupa’ya ulaştı.
Avrupalı liderler, NATO içerisinde Türkiye’nin vazgeçilemez olduğu üzerine kendi aralarında tartışıyorlar.
Yani iktidar birçok alanda hızla toparlanıyor. İktidarın icraatlar alanında yeni bir ivme yakalaması ise muhalefeti panikletiyor.
              ***
2023’e kadar uzun bir süre var.
Muhalefet, hem ittifak dinamiğini yürütmede, hem partilerin kendi iç ahengini korumada hem de yerel yönetimlerde seçim öncesi verdiği popülist vaatleri yerine getirmede zorlanıyor.
Millet İttifakı'nın 2023’e kadar taşınması da göründüğü kadar kolay değil. CHP; İyi Parti ve HDP’yi bir arada tutmakta güçlük çekiyor. HDP, kayyum atamalarında ve sınır ötesi yapılan operasyonda CHP’nin kendisine yeterince sahip çıkmadığını düşünüyor.
İyi Parti ise, CHP’nin üst yönetiminin, HDP’yi mevcut politikalarının devamı için cesaretlendirdiğini düşünüyor.
Muhalefet; gündem değiştirme, siyasette manipülasyonlardan fayda umma gibi taktikleri de eline yüzüne bulaştırıyor. Hatta kurduğu kumpasların altında kendisi kalıyor.
Geriye ise, önümüzdeki günlerde AK Parti’den kopanların kuracağı partilerden medet ummak kalıyor.
Siyasette hem mevcut muhalefetin hem de yeni oluşumcuların kendileri lehine pozitif gündem ve beklenti oluşturma sırası geçti. Topu artık kendi sahalarında ne kadar çevirebilecekler hep birlikte önümüzdeki günlerde göreceğiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.