Kudüs Müslümanların kutsalıdır

A -
A +
Trump’ın sözde barış söylemiyle açıkladığı “Filistin’inin tasfiye planı” olarak değerlendirilen “yüzyılın anlaşması” ölü doğmuştur. Bunu açıklayanlar da biliyor. Söz konusu plan geçen yıl, tartışmaların ve tepkilerin mahiyetini ölçmek için sızdırılmıştı. Uzun süredir açıklanacağı bekleniyordu.
Trump, ABD’deki Yahudi İsrail lobisinin ve Evanjeliklerin desteğini almak için, kendi azil sürecinin en fazla tartışıldığı bir dönemde şovunu gerçekleştirdi. Her ne kadar azli Senato’da engellenecek olsa da, Kasım 2020 seçimleri dikkate alındığında Trump yıpranmak istemiyor. Arkasına bu çevrelerin güçlü desteğini almak istiyor.
Plan açıklanırken Trump’la birlikte şova katılan Netanyahu’nun da kendi ülkesinde yolsuzluk soruşturması devam ediyor. Dolayısıyla, uzun süredir bekletilen bu sözde barış planının zamanlaması, hem Trump hem de Netanyahu için kişisel bir mahiyet içeriyor.
Trump, tüm itirazlara ve tepkilere rağmen, daha önce Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımış ve büyükelçiliğini taşımıştı. Ayrıca İsrail’in işgali altındaki Golan’ı da İsrail toprağı olarak açıklamıştı. Dolayısıyla, Trump yönetiminin “barış”la bir ilgisi yok. Yapılmaya çalışılan, Filistinlilere buyurgan bir tavır ve tehdit dili ile İsrail’in isteklerini kabul ettirme girişimidir.
Açıklanan plan İsrail’in isteklerine uygun olarak hazırlanmış ve Filistin davasını ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Tek taraflıdır. Kudüs’ün statüsü, Filistinli mültecilerin durumu, sınırlar ve yasa dışı Yahudi yerleşim planları ile ilgili hususlar, tamamen İsrail’in beklentilerine ve menfaatlerine göre düzenlenmiştir. Ayrıca plan, bugüne kadar açıklanan BM kararlarına ve hatta ABD’nin geleneksel İsrail-Filistin sorununa yaklaşımına da aykırıdır.
Trump’ın  açıkladığı metin, bugüne kadar İsrail’in tüm işgallerini ve oldubittilerini kabul eden ve Filistin’in planı kabul etmemesi hâlinde cezalandırılacağı tehdidini içermektedir. Bu anlamda “Filistin’in son şansı” denilerek şimdiden sopa gösterilmektedir. 
Filistinliler açıklanan planın ne hazırlığında ne de açıklama sürecinde varlar. Araplardan ise, uzun süredir Trump’ın emrinde olan BAE, Bahreyn, Umman ve Suudi Arabistan planı desteklemektedir.
Bu anlaşmayı, bu hâliyle ne Filistinliler kabul eder. Ne de Müslümanlar ve vicdanlı başka uluslar. Zaten Filistin yönetimlerinin her iki tarafı, “Filistin satılık değildir” diyerek planı baştan reddetti.
Bu konuda dünyada tutumu en net olan ülke Türkiye’dir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin bu konudaki tutumunu bir kez daha ortaya koydu: “Kudüs Müslümanların kutsalıdır. Kudüs’ün İsrail'e verilme planı asla kabul edilemez. Açıklanan plan, barışa ve çözüme hizmet etmeyecektir. Bu plan Filistin ve Kudüs için yeni oldubittiler oluşturma gayretidir. Bu, Filistinlilerin haklarını yok sayma ve İsrail'in işgalini meşrulaştırma planıdır. Hangi girişim olursa olsun, bazı Arap ülkeleri sırtını dönse de biz Filistin'in ve Kudüs-ü Şerif'in hukukunu korumak için uluslararası kurumları harekete geçirmeye ve dünyaya bu meseleyi anlatmaya devam edeceğiz.”
Sonuç olarak, sözde barış planı, İsrail’in bugüne kadar işgallerinin yasallaştırılması girişimdir. Yeni bir işgal planıdır. Ölü doğmuştur. Müslümanlar için kabul edilmez. Kudüs Müslümanların kutsalı ve aynı zamanda kırmızı çizgisidir.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.