Zoraki demokratlar

A -
A +
Sizin de dikkatinizi çekmiştir. Son dönemde, televizyon programlarında ya da yazdıkları yazılarda geçmişlerini temize çıkarmaya çalışan bir kesim var. İçinde bulundukları ideolojik grupların, destekledikleri partilerin, yanında hizalandıkları demokrasi karşıtı vesayetçi çevrelerin; darbecilik geçmişleri, başörtüsü karşıtlıkları, dinî olanla ilgili hesaplaşmaları, dindar kesimlerin temsilcilerine ya da siyasetçilerine yönelik saldırıları gibi hususlar kendilerine hatırlatılınca hemen inkâra başvuruyorlar. Bu kesimlere göre, şimdiye kadar tüm darbeleri bir kısım Amerikancılar yaptırmış. Kendilerinin bu konuda en ufak bir dahilleri yokmuş. Zaten en başından Amerikan karşıtı oldukları için darbeleri savunmaları söz konusu değilmiş. Başörtüsünün geçmişte yasaklanması ve bu konuda yapılan zorbalıklar, birkaç aklıevvelin gereksiz atraksiyonlarıymış. Bu konuda öyle çok geniş bir yasak falan da yürütülmemiş. Çok da abartmamak gerekiyormuş. Yine bu kesimlere göre, geçmişte İslami çevrelere yönelik baskılar, ötekileştirmeler, düşmanlaştırmalar ve en nihayetinde İslamofobik tutumlar gösterilmemiş. Münferit bazı hadiseler yaşanmış olabilirmiş. Münferit tutumlar da genelleştirilemezmiş. AK Parti dönemine kadar her şey güllük gülistanlıkmış. AK Parti dönemindeki 367 krizi, kapatma davası ve darbe girişimleri ise, yine bu kesimlere göre, AK Parti’nin hatasından kaynaklanmış. Yani bu çevreler, aslında darbelere hep karşılarmış. 27 Mayıs konusunda biraz gidip gelseler de, diğer tüm darbelerde sivil siyaseti savunmuşlar. Demokrasinin yanında yer almışlar. Darbecileri desteklememişler. Darbeden önce mümkünlük şartlarının oluşması ve ardından da darbenin meşruiyeti için yazılar yazmamışlar. Manşetler atmamışlar. Vesayetçilere ve cuntacılara karşı hep mesafeli olmuşlar. 28 Şubat’ta, cuntacıların yanında değil, halkın oyları ile seçilmiş merhum Erbakan’ın yanında hizalanmışlar. İslami kesime karşı uygulanan baskı politikalarına karşı çıkmışlar. Üniversitelere alınmayan başörtülü öğrencilerin hakları için dayanışma içinde bulunmuşlar... Bunların hepsi hikâye. Yazdıkları yazılar, attıkları manşetler arşivlerde duruyor. Hatta birçoğunu ve son 20 yılda yazdıklarını oturduğunuz yerden bilgisayarınızın ekranından görebilirsiniz. Demokrat ve özgürlükçü pozlar kesmenize gerek yok.367 krizinde nerede durduğunuzu, 27 Nisan e-Muhtırasındaki heyecanınızı, AK Parti’yi kapatma davasını nasıl savunduğunuzu ve kamuda başörtüsü yasağının kaldırılmasını engellemeye dönük mücadelenizi biliyoruz. Zaman zaman 1980 darbesini eleştirseniz de, 15 Temmuz’a kadar darbelerin çok da kötü bir şey olmadığına inanıyordunuz. 28 Şubat’ta Refah Partisi ve Erbakan’ın iktidardan düşürülmesine ne çok sevinmiştiniz.Erdoğan’ın okuduğu bir şiirden dolayı, belediye başkanlığının düşürülmesinden ve hapse atılmasından acayip memnunluk duymuştunuz. İtiraz etmenize gerek yok, biliyoruz. Olmadığınız gibi davranmaktansa ya da inkâr etmektense, “hata etmişiz, yanlış yapmışız” diyerek kendinizi ve geçmişinizi eleştirmeniz daha erdemli bir davranış olabilir. En azından bu tutum, değiştiğinize yönelik emareler olarak değerlendirilebilir. Aslında birçoğunuzu, sizin kendi tabirinizle, “AKP dönemi” demokrat yaptı. 18 yıldır iktidarını kesintisiz sürdüren bir partiye karşı, ancak toplumun her kesimine ulaşarak başarılı olunabileceğini gördüğünüz için, bugünlerde geçmişinizi pek sahiplenemiyorsunuz. Biraz da yeni yönetim yapısının seçim sistemi sizi değişmeye mecbur etti. Türkiye gibi çoğunluğu muhafazakâr bir toplumda, seçmenin yarısından fazlasına ancak değişerek ya da değişmiş görüntüsü vererek ulaşabileceğini artık biliyorsunuz. Dolayısıyla inatlaşmanın anlamı da yok diyorsunuz. Açık konuşalım, sizinki biraz da zoraki demokratlık. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin seçimi kazanmak için en az yüzde elliye ulaşma gerekliliği Türkiye’de bir kısım çevreleri değişime zorladı. Diğer yanları bir yana, sadece bu bile yeni sistemin getirileri bakımından büyük bir kazanım.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.