Ramazan gündemi de kurtarmaz sizi

A -
A +
Pandemi farklı ülkelerde benzer şekilde deneyimlenmesine rağmen, hastalığın etkisi ulusal hükûmetlerin aldığı kararlara göre şekilleniyor. Birbirlerinin deneyiminden yararlansa da, aslında her ülke, kapasitesine göre kendi modelini uyguluyor.
Gerçeklik bu olmasına rağmen, koronavirüs küresel bir krize dönüştüğü için doğal olarak bu konuda söz söyleyen kim varsa ülke karşılaştırmaları ile söze başlıyor.
Medya ekranlarından sürekli istatistiki veriler sıralanıyor. Bazıları “ben meselenin sağlık boyutundan anlamam ama ekonometrik modellemeyi iyi yaparım” diye sunuma başlayıp, ülke karşılaştırmaları üzerinden “salgın şu tarihte biter, istatistikler bunu gösteriyor” diye işin içinden çıkıyor. Tıpçıların söylemesi gereken bir bilgiyi, ekonomici ya da sayısal veri analizcisi söyleyebiliyor.
Hâlbuki mesele o kadar basit değil. Ülkelerin salgınla mücadele yöntemleri, devlet kapasiteleri, siyasi liderlerin yönetim tarzları gibi faktörler, krizin yönetilmesinde neredeyse önleyici aşı ya da tedavi edici ilaç kadar etkili.
Her konuda olduğu gibi, salgınla mücadelede ezberler erkenden oluştuğu için, ideolojik ve siyasi konumlanmalar, hakikatleri perdeliyor.
Krizle ilgili bir cümle kurulacağında, mücadelede başarılı ve başarısız ülke örnekleri muhakkak sıralanıyor. Ama salgınla mücadeleyi en iyi yürüten ülkelerden biri Türkiye olmasına rağmen, hem içeride hem de küresel düzlemde bu başarı bir türlü ifade edilemiyor. Hatta, Türkiye’nin başarısını gölgelemek için özel bir çaba sarf ediliyor. 
Türkiye içinde muhalefet, bu başarının mevcut iktidara yarayacağını bildiği için, her gün yeni bir tartışma başlatarak toplumsal odağı farklı mecralara kaydırmak istiyor.
Akşam, sosyal medyada özel bir çalışma üzerinden yeni bir tartışma başlığı ile bir gün sonrasının gündemini hazır ettiklerini düşünürlerken, daha onlar uykusundan uyanmadan Türkiye’nin ambulans uçağı, İsveç’in tedavi etmediği bir Türk vatandaşını yurda getirmek için çoktan havalanmış oluyor.
“Sırf kamuoyu algısı için bir kişiye özel uçak gönderildi” argümanı üzerinden yeni bir algı oluşturmaya çalıştıklarında gerçeklik aniden yüzlerinde bir tokat gibi patlıyor. Çünkü şu ana kadar dünyanın en ücra köşeleri dâhil farklı yerlerden, 60 binden fazla insanını, özel tahsisli uçaklarla ülkesine getirebilen bir devlet var karşımızda.
Bugünlerde maske, eldiven, sağlık ekipmanı üzerinden de bir tartışma başlatmak zor. Çünkü Türkiye, salgının en fazla etkilediği batı ülkeleri başta olmak üzere 54 farklı ülkeye test kiti, eldiven, dezenfektan, maske ve tıbbi malzeme yolladı.
Dünyanın en ünlü gazetelerinde kıytırık birkaç kişiden alınan demeçlerle Türkiye’yi karalamaya yönelik yayınlanan özel haberler de ters tepiyor. Türkiye’de yaşayan insanlar yurt dışından Türkiye’nin mücadelesini kötü göstermeye çalışan haberlerle artık sadece dalga geçiyor.
Dünya, ölüm oranları fazla olmasına rağmen, Almanya’yı örnek gösterirken Türkiye’nin başarısını görmezden geliyor. İçeride muhalefet, salgınla ilgili dünya medyası için kullanışlı malzemeyi de üretemiyor. Üretse içeride ters tepiyor.
Dolayısıyla, muhalefet bir an önce normal gündeme dönmek istiyor. Ramazan ayında olduğumuz için içeride, “dini olanla” ilgili başlatılan tartışmaların, mevcut iktidar üzerinden uluslararası çevrelerde alıcısı da hazır. 
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hocaya, dinin emirlerini ve hükümlerini hatırlattı diye bazı çevreler saldırı başlattılar.  Başkan’ın açıklamalarını dinî kaidelere saldırmak için bir fırsat olarak gördüler. İslam’la olan dertlerini, “sesi çağlar öncesinden gelen bu şahıs" diyerek Ali Erbaş üzerinden görmeye çalışıyorlar.
İslam’a inanmama hakkı, bir başkasının kutsal olanına saldırı hakkını ve haddini kimseye vermez.
Geçmiş ramazanlarda da Müslümanların manevi ikliminden rahatsız olanlar farklı gerekçelerle İslami olana saldırdılar. Bu yıl da bu gelenek değişmedi. Ancak bu yılın diğerlerinden bir farkı var: Yeni bir tartışma başlatarak krizle mücadele başarısının odağını farklı bir alana kaydırmak için nefret suçu işlemekten kaçınmıyorlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.