“Türkiyelileşme” olmadı ki “Tersinden Türkiyelileşme” olsun!

A -
A +
Geçtiğimiz hafta HDP’nin Kars eski Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, partisinin “tersine Türkiyelileştiğini” belirtti. Buna sebep olarak HDP yönetiminin,  “Kandil ve İmralı için pozisyon belirleyerek” siyaset yapmasını gösterdi. Ayrıca, “kişisel hesaplarla siyasal mücadelenin kontrol edildiğini” söyleyerek HDP içinde olanların biraz da üstünü kapamayı tercih etti. 
Ayhan Bilgen’in açıklamaları gündemin ön sırasında tartışılırken, HDP eski Milletvekili Altan Tan da “PKK ile HDP arasındaki ilişkinin kamuoyu tarafından bilinen bir gerçeklik” olduğunu belirtti. Deve kuşu gibi kafayı kuma gömerek bu durumu gizlemeye gerek yok” diyerek, yakın döneme kadar siyaset yaptığı eski partisini, PKK ile arasına net çizgi koymamakla suçladı.
Aslında ne Ayhan Bilgen ne de Altan Tan yeni bir hususu ifade etmediler. Zaten HDP ve öncülü partilerin PKK terör örgütünün bir aparatı olduğu biliniyor. Bunu geçmişten bugüne PKK’nın uzantısı olan etnik milliyetçi Kürt partileri de PKK terör örgütünün yöneticileri de hiç saklamadı.
Ancak söz konusu partiler, siyasi konjonktürün mahiyetine göre farklı ajandalarla ve “Türkiyelileşme” gibi farklı siyasi pazarlama teknikleri ile terör örgütü için “kullanım kapasitelerini” artırmaya çalıştılar.
Yani iddia edildiği gibi HDP ve türevi partilerin yönetici kadroları ve bunları destekleyen sol-sosyalist kesimler hiçbir zaman gerçek anlamda “Türkiyelileşme” için çaba göstermediler. Böyle bir dertleri de yoktu. Özellikle 2013’te batıda HDP üzerinden başlatılan “Türkiyelileşme” söylemi tedavüle sokulduğu süreçte bile Doğu ve Güneydoğu’da Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) olanca çabası ile siyasi alanda terör örgütünün destekçiliğini yapmaktaydı.
“Türkiyelileşme" olmadı ki, "ters Türkiyelileşme" olsun!
PKK’ya müzahir etnik milliyetçi partiler, ilk kuruluş süreçlerinde hangi amaç için kuruldularsa bugün de aynı amaç için yollarına devam ediyorlar. PKK terör örgütü bu partileri kendi jargonu ile hep “legal saha” olarak adlandırmış ve “silahlı mücadeleye kadro ve destek sağlamak için” bir arka bahçe olarak kullanmıştır.
HDP ve öncülü partiler de PKK’nın kendilerine biçtiği bu yolu bugüne kadar sorgulama ihtiyacı duymamışlardır.
Bu partilerin temsilcileri, “özgürlük ve demokrasi mücadelesi” söylemini kalkan olarak kullanarak terör örgütünün kitle ile bağlantısını kurmuşlar, dağa militan devşirmek için parti binalarını PKK için ideolojik bilinçlenme merkezleri yapmışlardır.
Her söze “demokrasi” gibi inanmadıkları cümlelerle başlamışlar, kendilerinden olmayana hiçbir zaman hayat hakkı tanımamışlardır. Bakmayın siz şimdi HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın  “demokrasi taraftarları olanların güç birliği yapması”ndan falan bahsetmesine.
Geçiniz.
Sadece bir hatırlatma: Türkiye’de demokratik açılımların bir sonucu olarak Kemal Burkay, 31 yıl aradan sonra 2011 yılında Türkiye’ye dönme kararı aldığında ilk tehdit eden PKK elebaşlarından Murat Karayılan ve BDP Grup Başkanvekili Demirtaş’tı.
Burkay’ı Türkiye’ye geldiği için önce Karayılan “AKP'ye hizmet ettiği gerçeği rahatlıkla görülmektedir” diyerek tehdit etmiş ve bu tehdidin hemen arkasından da Demirtaş, “Burkay, halkının mücadelesinin çıkarlarına zarar verecek pozisyonda olmamalıdır, dikkatli olmalıdır...” diyerek açıktan tehdidi sürdürmüştü.
Dolayısıyla, HDP’nin demokratik yol ve yöntemlerle işi olmaz. HDP sözcüleri, demokrasiden dem vuruyorlarsa aslında kendilerinden olmayanın hayat hakkının bulunmadığını kastediyorlardır. “Barış” sözcüğünü kullanıyorlarsa, bilin ki terör örgütüne selam çakıyorlar, şiddet ve terörü kutsuyorlardır.
Bugünlerde, Millet İttifakı’nın geleceği için HDP üzerinden yeniden bir “Türkiyelileşme” tartışmasının başlatılma ihtimali yüksek. CHP ve onu destekleyen kesimler de HDP’yi normalleştirmek için bu tartışmanın sözcülüğünü yapacaklardır. Ama kesin olan şudur: HDP, PKK’yı bir terör örgütü olarak görmediği müddetçe Türkiyelileşemez. Ancak bir pazarlama tekniği olarak bu ifadeyi kullanır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.