İsraf etme, insaf et!

A -
A +
Tasarruflu olmak, dönemsel bir tedbir değil bir iş yapma biçimi, bir dünya görüşü, bir hayat tarzıdır. Bu anlayış herkes için geçerlidir.

Tasarruf, gelirin tüketilmeyen yani harcanmayan kısmıdır. Yatırım ise işte bu harcanmayan kısmın kullanılmasıyla elde edilir. Biz toplum olarak genelde 1 ay zarfında elimize geçen tüm geliri harcayıp, gelecek ay, onu yeniden kazanmak için çalışırız. Gelirimiz arttıkça daha fazla birikim yapmamız gerekirken, daha fazla harcarız. En zenginimiz bile hayat tarzını yükselterek buna ayak uydurmaz. Oysa, kazancından artan kısmı sermayesine eklese üretim kapasitesini arttıracak, daha çok mal üretecek, dolayısıyla fazla kâr elde edecek. Neden -ister gösteriş merakı deyin, isterseniz zenginliğin getirdiği hoyratlık deyin- bu plana uyulmaz. Oysa tasarruf yapmak -hem kişisel hem de toplumsal açıdan- iyi bir geleceğin ön şartıdır. 
Tasarruflu olmak, önce israf etmemek demektir. Boşa geçen zaman (cep telefonuyla mesai yaptığı iş yerinde dahil günde 10 saat geçirmek), gereksiz yere yanan ışıklar, muslukların fazla açılmasıyla boşa akan sular. Her sene yaz kış modaya uymak için onlarca giyim eşyası almak. İyi planlama yapılmadığı için kaybedilen zaman, süper lüks otolara kamyon yüküyle verilen paralar, hep israftır, kayıptır...
Nedense şirketler sadece kriz zamanlarında tasarruf etmeyi aklına getirir ve eleman azaltmakla işe başlar. Oysa o işine son verdiği kişinin yerinde pekâlâ kendisinin olabileceğini hiç düşünmez.
Tasarruf, şirketlerin zor zamanlarında değil, refah dönemlerinde yapması gereken bir eylemdir. Tasarrufu, ay sonunu zor getiren fakir değil, her yıl serveti artan zengin yapar... Tasarruflu olmak, dönemsel bir tedbir değil bir iş yapma biçimi, bir dünya görüşü, bir hayat tarzıdır. Bu anlayış herkes için geçerlidir. Türkiye'de tasarruf oranı %15-20 ile son derece düşük. Bu yüzden  yatırımlara kaynak bulmak için dış borçlanmaya gidiliyor, cari açık artıyor. Şunu net olarak söylemek gerekirse, yaşadığımız tüm ekonomik sıkıntıların kaynağında cari açık var... 
Tasarrufu üç kesim yapar. Devlet, şirketler ve hane halkları... Bu üç kesimin tasarrufları toplamı ulusal tasarrufu oluşturur. Artık Türkiye dış finansman desteği olmadan kalkınmalı ve büyümelidir... 
Sonuç  olarak, yurt içi tasarrufları arttırmadan Türkiye'nin büyümesinin sağlıklı biçimde finanse edilmesi çok zor. Toplumun her kesiminin yapacağı katkı kuşkusuz ülkemizin gelecek dönemlerdeki refah seviyesinin artmasında önemli rol oynayacaktır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.