Canavarı görün!

A -
A +
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin yer aldığı G20'deki 19 ülkeden 10'u başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Bunlar ABD ve Fransa'nın yanı sıra, Brezilya, Çin, Hindistan, Rusya, Arjantin, Endonezya, Güney Kore ve Meksika. Refah payı en yüksek olan ülkelerden Finlandiya’da da başkanlık modeli var. Bolivya, Filipinler, İran, Kolombiya, Portekiz, Avusturya, Romanya ve Gürcistan'ın aralarında olduğu ülkeler de tam veya yarı başkanlık sistemiyle idare ediliyor. Bunlar arasında ekonomik başarısıyla en göze çarpanı Güney Kore. Son 40 yıl içinde gösterdiği müthiş başarıyla zenginler kulübüne geçen Güney Kore, kalkınma modeliyle Japonya’yı bile solladı. Şu anda Asya’nın parlayın yıldızı. Çok değil 60 yıl önce Güney Kore dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alıyordu. Kişi başına millî geliri 80 dolardı.. Bugün 30 bin dolar seviyesinde. Ürettiği ileri teknoloji sayesinde ihracata dayalı büyüme modeliyle göz kamaştırıyor. Güney Kore’de 1987’den beri başkan halk tarafından seçiliyor. Anayasaya göre Başkan, kabinenin, icranın, silahlı kuvvetlerin ve devletin başı konumunda. Başbakan, Başkan tarafından atanıyor. Kabine üyeleri başkan tarafından seçiliyor ve sadece Başkana karşı sorumlular. Sadece Başbakan, Başkan tarafından atandıktan sonra Meclis onayına sunuluyor, diğer bakanlıklar için bu geçerli değil...
Güney Kore'de yürütmenin tüm sorumluluğu Başkana ait. Yürütmeye ilişkin çok sayıda var olan yetkilerinden birkaçını aktarayım. Diplomasi, ulusal savunma, ulusun geleceğini ilgilendirecek politik kararları gerekli gördüğü durumlarda referanduma götürmek, uluslararası anlaşmaları imzalamak, savaş ilan etmek ve barış imzalamak. Başkanın aynı zamanda anayasada belirlenen şartlar ortaya çıktığında OHAL ilan etme yetkisi de var. Yine, Başkan Anayasa'da belirtilen şartlara uygun bir şekilde kamu görevlilerini atayabiliyor ve görevden alabiliyor. Güney Kore'de başkan, ABD gibi diğer pek çok başkanlık sistemi modelinde olduğu gibi başkanlık kararnamesi çıkarabiliyor. Soruyorum şimdi Güney Kore diktatörlükle mi idare ediliyor? Bu yüzden mi hızla kalkınıyor?..
Bunları niye anlatıyorum. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle tek adam gelecek, ülke krize girecek diyen bazı kuş beyinliler okusun, öğrensin, görsün diye.. Türkiye’nin önü darbelerle kesildi. Yetmedi terör belasını sardılar. Yetmedi FETÖ şeytanını çıkardılar. Bugüne kadar 30 yılda tam 400 milyar doları toprağa gömdük. Bu kadar büyük bir parayı kaybetmeseydik bugün Almanya olmuştuk. Bizim Güney Kore'den neyimiz eksik. Türkiye ne yaptıysa, ne kazandıysa, son 15 yıl içinde AK parti hükûmetleri döneminde kazandı. 
Çok çarpıcı bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. “Hayır”cıların dillerinde sakız ettikleri söz şu: “Koalisyonların ülkenin hızlı karar almasını engellediği söyleniyor, oysa 2002’den beri AK Parti tek başına iktidar değil mi?" deniyor. Hayır değil.. Onu engelleyen, ayağına pranga vuran, bürokrasi denilen bir illet var. Her alınan kararı bozan, dejenere eden, akamete uğratan bürokrasi koalisyon denilen çok partili yönetimden daha büyük bir engel.. Aralarında her partiden insan var. Kimlikleri devlet memuru. Ama alınan kararları uygulamayarak, savsaklayarak, cılkını çıkararak, ülkenin büyümesini, hızlı karar almasını, engelliyorlar. Vatandaşı canından bezdiriyorlar. Hiçbir sorumlulukları yok. Türkiye yeni başkanlık sistemiyle işte önce bu bürokrasi denilen canavarı yok edecek. Sonra hızla büyüyecek, parmak ısırtacak başarılara imza atacak. Görmüyor musunuz, bütün Avrupa bu yüzden bize karşı cephe aldı. 16 Nisan'da Türkiye yeniden doğacak...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.