O hiç şaşmaz!

A -
A +
Cumhurbaşkanı Erdoğan valiler toplantısında açtı ağzını yumdu gözünü. Vize yasağına karşı çok sert ifadeler kullandı. "Koskoca ABD'yi Ankara'daki bir büyükelçi yönetiyorsa yazıklar olsun; çünkü takınılan tavır aslında budur. 'Sen benim stratejik müttefikime böyle davranamazsın' demeleri lazımdı ama diyemediler" dedi. Devam etti: “Bu yanlış bu büyükelçiden gelmiştir, büyükelçi hükûmetim adına bu adımı attım diyorsa, bunun dışişleri bakanı ve başkanı da arkasında duruyorsa kimse kusura bakmasın. Biz de aldığımız kararın sonuna kadar arkasındayız..." Cumhurbaşkanı büyükelçisi nezdinde ABD’yi yerin dibine soktu. Aslında "kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla" dedi. Onlar yaptıkları yanlışın farkındalar. "Buradan nasıl büyük bir yara almadan döneriz" diye çırpınıyorlar. İşte Türkiye’ye bir heyet gönderiyorlar. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ABD Dışişleri Bakanlığının talebine bakın nasıl cevap verdi: “Zannedersem bu konuda bir bilgi eksikliği var. İkincisi de avukatlarıyla istediği zaman görüşebilir. Buna engel yok. Ama bugüne kadar, ifadede hazır bulunan avukat dışında görüşme talebi olmadı." 
Topuz ifade verirken, iki avukatı kendisinin yanındaymış. Bu konudaki resmî belge medyada yayınlandı. Dün de talebi üzerine avukatıyla görüştü. Koskoca (!) bir devlet, basit bahanelerin arkasına nasıl sığınır hayret! 
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinde sonuna kadar haklı.. Bazı kendini bilmez, ukalalar, "hiç ABD büyükelçisi Beyaz Saray’ın bilgisi olmadan böyle bir karar alabilir mi?" diyor. Peki onlara sormak lazım. Mademki durum çok ciddi, ABD hükûmeti elçilik personelinin tutuklanmasından fazlasıyla rahatsız oldu. O zaman neden ABD Dışişleri Bakanlığı sessiz kaldı, piyon olarak öne ABD elçisini sürdü. Adam gibi biz Amerika olarak Türkiye’den vize uygulamasını kaldırdık diyemediler.. Ne zamanki oklar üzerlerine geldi, bütün sırlar deşifre oldu. Sonra perdenin arkasından çıktılar. "Bu kararı biz koordineli olarak aldık" dediler. Yemezler! Metin Topuz (ABD elçilik çalışanı) 4 Ekim’de tutuklandı. ABD büyükelçiliği vize yasağını 6 Ekim akşamı açıkladı. ABD Dışişleri Sözcüsü 11 Ekim Çarşamba günü medya karşısına çıktı. Oysa durum bu kadar ciddiyse 5 Ekim’de kararı açıklamaları gerekirdi. Peki Trump’a ne demeli? “Türkiye ile ilişkilerimizi kimse yenemeyecek” diyen beyefendi neden bu konuda tek kelime etmiyor. Derin Amerika "sus" mu dedi, yoksa olaylar kendisinin iradesi dışında mı cereyan ediyor!..
Bu, görünen manzara. Perde arkasındaki oyun ne biliyor musunuz: Türkiye İdlib’e girerek, ABD’nin YPG’ye Akdeniz'e uzanan koridor açma planını suya düşürdü. Esas mesele bu. Gerisi hikâye. Amerika bu gelişme karşısında çıldırdı. Zira bugüne kadar binlerce tır dolusu silahı PKK’nın uzantısı YPG’ye niye verdi. "DEAŞ bahane, koridor şahane" diyerek. Asıl maksat nedir? Türkiye sınırında tepeden tırnağa silahlı bir kanlı örgüt tarafından her an tehdit altında kalsın. Huzursuz olsun. Savunmaya para akıtarak ekonomik kalkınmasını gerçekleştiremesin. Şapşal adamlar kendileri böyle hesap yapıyor. Ama hiç akıllarına gelmiyor: Allah’ın da bir hesabı var. O hiç şaşmaz! İşte o hesap başlarına o kadar büyük çorap ördü ki; “Mehmetçik İdlib’den sonra Afrin’e de girecek. Teröristlerin koridor hayallerine son verecek.
Biz büyük devletiz, şamar oğlanı değiliz. Yaz bunu Amerika...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.