Büyük operasyon

A -
A +
Ekonomi tüketime dayanıyor. Tüketmek için üretim yapmak gerekiyor. Üretmek için yatırım şart. Yatırım için kaynak lazım. Kaynak, ya kredi ya tasarrufla bulunuyor. Bütün mesele arz-talep dengesini sağlamakta. Devlet piyasadan mal ve hizmet satın alır ya da satar. Merkez Bankası ise piyasadaki para miktarını kontrol eder. Elinde para basma yetkisi olan tek otoritedir. Bu yetki parlamento tarafından verilmiştir. Böylece elindeki araçları kullanarak ekonomide kredi genişlemesini yönetir. Para basmak işlemi ülkemizde Merkez Bankası'nın uhdesindedir, ama parayı kafasına göre basamaz. Çünkü devletler, dolaşıma para sokabilmek için bir karşılık göstermek durumundadır. Yani para basabilmek için, elinizde (hazinenizde) altın rezervi olması gerekir...
Merkez Bankasının geçen sene altın rezervlerini müthiş bir hızla arttırdığını görüyoruz. 236 milyar dolarlık yani 565 ton altınımız oldu.. Bir yılda 188 tonluk dev artışa bankanın döviz rezervlerini altına çevirmesi yol açtı. Zorunlu karşılıklar için bankaların Merkez Bankası’na yatırdığı ilave 102 tona yakın altına, Merkez Bankası kendi mülkiyetindeki altınları 86 ton artırınca ortaya böyle bir manzara çıktı. Yani Merkez Bankası para basmak için kendine alan meydana getirdi. Şimdi de esnafa müjdeyi vereyim. Yılın ilk çeyreğinde piyasada görülen nakit sıkışıklığı ortadan kalkacak. Hükûmet yeni teşvik paketlerini devreye sokarak, kamu harcamalarını arttırıyor. Harcama demek, para demek, bolluk demek. Bütçe açığı 2018 yılı için 65.9 milyar TL olarak öngörüldü. Ama bu rakam 80 milyar liraya hatta daha da üstüne çıkabilir. Önemli değil. Maastricht kriterlerine göre bütçe açığının millî gelire oranı %3 olmalı. Biz daha %2’lerdeyiz...
Türkiye’nin en büyük sorunu cari açık. Yani döviz geliri ile döviz gideri arasındaki fark. Büyüyen ülkede enerji tüketimi artıyor, cari açık her sene artıyor. Ama cari açığın asıl nedeni yüksek faiz. Sıcak para yüksek faize geliyor, döviz kuru ucuzluyor, ithalat artıyor. Özel sektörün dış borcu kabarıyor. Yatırım ve üretim frenleniyor. İhracatın büyümeye önemli katkısı var, ancak yeterli değil. Kurtuluşun tek reçetesini söylüyorum: Merkez Bankası faizi indirecek, hazine düşük borçlanma yapacak, enflasyon düşecek. Bu kadar basit. Böylece reel sektör daha kolay kredi kullanacak, maliyetler azalacak, Türk mallarının ihracattaki pazar payı artacak. Döviz girdisi çoğalınca cari açık daralmaya başlayacak. Yatırım ve üretim kârlı hâle gelecek. Doğrudan sermaye girişi artacak. Yatırım, üretim ve istihdam demek, gelir demek refah demek. Cari açık büyük sorun. Büyük operasyon gerektiriyor. Ama sonunda sağlık var. Faiz düşünce kilit açılacak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.