Hatadan dönmek!

A -
A +
Hükûmet cari açığı düşürmek için dövizle borçlanmaya yeni sınırlar getirdi. Türk parasının kıymetini koruma hakkında 32 sayılı kararda değişiklik yapıldı, bankalar ve finansal kuruluşlar dışında kalanların döviz kredilerinde yeni düzenlemeye gidildi. 15 milyon dolar altında yabancı para kredi bakiyesi olan  şirketler, yeni bir döviz kredisi almak isterlerse, bunlar son 3 yıllık döviz gelirleri kadar borç alabilecek. Döviz kazancı olmayan şirketler yabancı para cinsinden borçlanma yapamayacak.. 15 milyon dolar üzerinde borcu olan iki bin şirket için yeni bir düzenleme yapılıyor. Özel sektörün toplam dış borcu 212 milyar dolar. Hükûmet dövizle borçlanmaya sınır getirerek, özel sektörün ödeme güçlüğü içine girmesini önlemek istiyor. Türkiye'nin brüt dış borç stoku, 432 milyar dolar, net dış borç stoku ise 283 milyar dolar. Bunun millî gelire oranı %51,8. Bu son derece düşük bir rakam...
Borcun fazla olması ekonominin zayıf olduğu anlamına gelmiyor. Ekonomisi güçlü olan ülkelerin uluslararası piyasalardan borç edinmeleri çok daha kolay. Borcun fazlalığına değil ülkelerin bunu ödeme ya da çevirebilme kapasitelerine dikkat ediliyor. Bu kapasiteyi ölçmek için borcun o ülkenin gayri safi millî hasılasına olan oranına bakılıyor. Ortaya çıkan yüzdelik oran ne kadar küçükse ülke o kadar az riskli kabul ediliyor. Küçük ve orta boyutlu şirketlerin aldıkları döviz kredilerinin 45-50 milyar dolar olduğu söyleniyor. Peki bu krediler neden tercih edildi? Çok basit, düşük faizle alındığı için.. Şimdi bu 50 milyar dolarlık döviz kredisi yerine şirketler bugünkü kur üzerinden 180 milyar liralık kredi kullanacaklar. Ama yüksek faiz verecekleri için maliyetler yükselecek. Zamlar birbirini kovalayacak. Enflasyon tepede kalacak. Sonuç: Yüksek faiz ortamı büyüme hızımızı kesecek. Tam düşman ülkelerin istediği olacak. Oysa döviz kredisi kullanan şirketlere kendilerini hedge yani sigorta ettirme zorunluluğu getirilseydi, olay çok daha basit ve ucuz yolla çözülecekti. Bunu neden düşünmediler, anlayabilmiş değilim. Bakanlarımız bu konuyu bir kere daha masaya yatırsınlar. Hatadan dönmek fazilettir. Bu hükûmet bunu sık sık yapabiliyor...
Dış borç riskini azaltmak için cari açığı daraltmamız gerekiyor. Cari açıktan kurtulmak için de, üretimde girdi olarak kullanmak üzere ithal ettiğimizi ara malı ham madde oranını düşürmemiz gerekir. Hükûmet bunun için Yerlileştirme Yürütme Kurulu kurdu. Ara malı ithal etmek isteyen firmaların alacakları ürünleri inceliyor, yerlisi var ithal etme diyor. İthal edilen ara malı ve ham madde Türkiye’de üretiliyor. Üretimde kullandığımız yüzde 50 üstündeki ithal aramalı ve ham madde oranını yüzde 20'ler seviyesine düşürürsek, cari açık sorunumuz kalmaz. İşte bunun için 70 milyar liralık yatırım teşvik belgesi bir kerede verilecek. Şu ana kadar her alanda yatırım başvurusu var. Tıp ve enerjiden, petrokimyaya kadar tüm alanlarda 13 yatırım talebi bulunuyor. Önümüzdeki dönemde cari açıkla mücadelede, çok önemli sonuçlar elde edilecek. Sadece ulaştırmada 150 milyar dolarlık yatırım imkânı var. Gelecek 10 yılda Türkiye millî gelirini iki katından fazla artıracak hedef ortaya koyuyor. Böyle ülkeye yatırım gelmez mi?..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.